Kültür Sanat Muhabirleri Derneği’nin bu alandaki öncü rolü, Ankara’dan başlayarak tüm Türkiye’de bir kültürel uyanış yaratma potansiyeline sahip. Çalıştayda dile getirilen her cümle, bu büyük sorumluluğun bir ifadesiydi.

Türkiye’nin kültürel mirasını korumak ve gelecek nesillere aktarmak adına düzenlenen etkinliklerin önemi her geçen gün artıyor. Bu bağlamda, Kültür Sanat Muhabirleri Derneği (KSMD) tarafından İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle ikincisi düzenlenen “Cumhuriyetin 100. Yılında Ankara Tarihi ve Kültür Değerlerini Anlama Çalıştayı”, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nin tarihî atmosferinde gerçekleşti. Ankara’nın kültürel ve tarihî mirasını anlamak, bu değerleri ortaya çıkarmak ve korumak amacıyla düzenlenen çalıştay, yoğun katılım ve değerli konuşmacıların katkılarıyla, şehrin kültürel hafızasını yeniden canlandırmayı başardı.

Kültür Sanat Muhabirleri Derneği’nin bu alandaki öncü rolü, Ankara’dan başlayarak tüm Türkiye’de bir kültürel uyanış yaratma potansiyeline sahip. Çalıştayda dile getirilen her cümle, bu büyük sorumluluğun bir ifadesiydi. KSMD’nin kültür mirasını yaşatma konusundaki kararlılığı, gelecek nesillere güçlü bir mesaj bırakıyor: Ankara, yalnızca bir başkent değil, binlerce yıllık bir medeniyetin kalbi.

İbrahim Gökdemir: “Ankara, Sadece Bir Başkent Değil, 5000 Yıllık Bir Kültür Şehri

Çalıştayın açılış konuşmasını Kültür Sanat Muhabirleri Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir yaptı. Gökdemir, Ankara’nın sadece bürokrasinin merkezi olarak algılanmasının ötesine geçilmesi gerektiğini vurgulayarak, şehrin köklü tarihine dikkat çekti. Başkan Gökdemir şu sözleriyle çalıştayın amacını özetledi: “Ankara sadece bir başkent değil, 5000 yıllık kesintisiz bir yaşam sürmüş, yoğun bir tarihi ve kültürü olan bir şehir. Bu çalıştayla birlikte Ankara’nın tarihi ve kültürel değerlerinin daha geniş bir kesim tarafından fark edilmesini sağlamayı hedefliyoruz. Özellikle Altındağ, Ankara’nın kalbinde yer alan ve şehrin kültürel geçmişine tanıklık eden önemli bir bölgedir.” Gökdemir, Ankara’nın geçmişte yaşadığı zorluklardan ve 2000 yılından itibaren bu değerlerin korunması için yapılan çalışmalardan da bahsederek, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin katkılarına teşekkür etti.

Ahu Özyakup: “Altındağ, Ankara’nın Kalbi

Altındağ Belediye Başkan Yardımcısı Ahu Özyakup da çalıştayda yaptığı konuşmada, şehirlerin de insanlar gibi bir ruha ve kimliğe sahip olduğunu belirtti. Özyakup, Altındağ’ın Ankara’nın kültürel ve tarihî yapısındaki yerini şu sözlerle dile getirdi: “Cumhuriyetimizin ünlü mimarlarından Turgut Cansever’in tanımına göre, ‘Şehir ahlakın, sanatın, felsefe ve dini düşüncenin geliştiği ortamdır.’ Bu bağlamda, Altındağ sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin kültürel birikimini içinde barındıran özel bir bölgedir. Altındağ, yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği bir yer haline geldi. Eğer Ankara’nın kültürünü konuşuyorsak, Altındağ’ı konuşmamız gerekir.”

Serkan Bayram: “Bu Mekanların Dili Olsa…”

Çalıştayın açılışında bir diğer önemli isim olan AK Parti İstanbul Milletvekili Avukat Serkan Bayram, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nin tarihî önemine vurgu yaparak, şehrin geçmişine tanıklık eden bu mekânların önemini dile getirdi: Kıymetli vekilim konuşmasını şöyle sürdürdü: “Cumhuriyetimizin 100. Yılını geride bırakırken, burası sadece siyasilerin değil, düşünce insanlarının da mahkûm edildiği bir mekân. Nazım Hikmet gibi büyük düşünürler burada cezasını çekti. Eğer bu mekânların dili olsa, neler anlatırdı… Hepsinin ruhu şad olsun.” şeklinde aktardı.

Prof. Musa Kazım Arıcan: “Ankara, Bir Medeniyet Kavşağı

Konuşmacılar arasında şahsına sonsuz muhabbet ve saygı duyduğum, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Musa Kazım Arıcan Hocam da yer aldı. Konuşmasında Ankara’nın çok katmanlı yapısına dikkat çekti ve şehrin tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığını belirtti: “Ankara, Friglerden Roma’ya, Selçuklulardan Osmanlı’ya kadar birçok medeniyetin izlerini taşıyor. Ankara’yı sadece bir dönemin değil, tüm bu medeniyetlerin birleşimi olarak görmeliyiz. Mehmet Doğan’ın ‘Ömrüm Ankara’ kitabından hareketle, Ankara’nın zengin kültürel dokusunu anlatan önemli bir farkındalık oluşturmalıyız. Bu şehir, kuzeyden güneye, doğudan batıya tam bir kavşak noktası. Mehmet Doğan’ın eseri de bu zenginliği gözler önüne seren bir başyapıttır.”

Bekir Ödemiş: “Roma’nın En Çok Eser Bıraktığı Yerlerden Biri Ankara

Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Proje Koordinatörü Bekir Ödemiş de Ankara’nın tarihi mirasına dikkat çekti. Ödemiş, şehrin yalnızca Anadolu’nun ortasında bir bozkır olarak anılmaması gerektiğini belirterek, Ankara’nın tarihî ve kültürel önemine vurgu yaptı: “Ankara, Anadolu’daki tüm medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir şehir. İlber Ortaylı hocamızın da dediği gibi, ‘Roma’nın en çok eser bıraktığı kentlerden biri Ankara.’ Ne yazık ki pek çok Ankaralı bu değerleri bilmiyor. Bu çalıştay, Ankara’nın kültürel mirasını daha geniş kitlelere yayma adına büyük bir fırsat.”

Sanem Arıkan: “Ankara’nın Geleneksel Müziği Korunmalı

Ve Ankara’nın kültürüne olan derin bağlılığı ve bu kültürü yaşatma çabasına yakından şahitlik ettiğim, başkentin köklü tarih ve mirasını sahiplenerek bu mirası gelecek nesillere aktarma konusunda hassasiyetini çok iyi bildiğim ve dahi bir çok proje ve etkinlikte birlikte bu konuları sıkça istişare ettiğimiz kıymetli Sanem Arıkan da konuşmacılar arasındaydı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Daire Başkanı Sanem Arıkan  Ankara’nın halk kültürüne dair önemli mesajlar verdi. Ekim ayının Ankara için önemine dikkat çeken Arıkan, Atatürk’ün Ankara’ya hemşeri oluşunun ve şehrin başkent oluşunun önemine vurgu yaptı. Arıkan, Ankara’nın müzik kültürünü koruma konusunda şunları söyledi: “Ankara’nın ‘Kostak Tavır’ dediğimiz ağır bir müzik tavrı var ve Seymen oyunlarımız da aynı şekilde. Ankara ile özdeşleşmiş.Geleneksel müzik kültürümüzü korumak bizim için çok önemli. Yeni nesiller, geleneksel Ankara türkülerini bozmadan sahip çıkmalı. Bizler de bu konuda üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz, getirmek zorundayız” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Oğuzhan Aydın: “Anadolu’nun İsmi Ankara’dan Neşet Etmiştir

Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Oğuzhan Aydın, Ankara’nın tarihî ve kültürel değerlerini menkıbe ve rivayetlerle anlattı. Aydın, şehrin manevi derinliğini ve Anadolu’nun isminin Ankara’dan türediğini şu cümlelerle aktardı: “Anadolu’nun ismi, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesindeki Taşlıca Köyü’nden neşet etmiştir. Selçuklu Sultanı Alâaddin Keykubat’ın askerleri, burada bir ana ile karşılaşır ve onun ikram ettiği ayranla doyarlar. O günden sonra ‘ana dolu’ diye adlandırılır bu topraklar.” Kıymetli Oğuzhan hocamın kendine özgü eşsiz anlatımı salonda bulunan dinleyicilere duygusal anlar yaşattı.

Bu çalıştay, Ankara’nın yalnızca bir başkent değil, binlerce yıllık tarihe ve zengin kültürel mirasa sahip bir şehir olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Çalıştaya katılan her konuşmacı, bu köklü şehrin değerlerine dair önemli bilgiler ve farkındalıklar sundu.

Mukadder ben;  çatısı altında yer almaktan onur duyduğum   Kültür Sanat Muhabirleri Derneği’mizin  çabasının Ankara’nın tarihine sahip çıkma ve onu geleceğe taşıma adına çok değerli bir girişim olduğunu bilen ve bu sorumluluk bilinci ile hareket eden...

Sevgilerimle...