Siz de erteleyenlerden misiniz? Pek çok bahane bulup “zorunluluklar” dışındaki her şeyi erteleyenlerden? Hiç düşündünüz mü acaba ertelediklerimiz; gerçekten yapmak için doğru zamanı beklediğimiz planlarımız mı yoksa yapmaya korktuklarımız mı?
Siz de erteleyenlerden misiniz? Pek çok bahane bulup “zorunluluklar” dışındaki her şeyi erteleyenlerden? Hiç düşündünüz mü acaba ertelediklerimiz; gerçekten yapmak için doğru zamanı beklediğimiz planlarımız mı yoksa yapmaya korktuklarımız mı?
Sahip olduğumuz en değerli şey belki de yaşam. Doğumla ölüm arasındaki bir yolculuk bu. Süresine ilişkin hiçbir fikrimiz yok…
Daha çocukluktan itibaren kişiliğimiz ve bununla birlikte hedeflerimiz, ideallerimiz, hayallerimiz biçimlenmeye başlıyor. Başlarda hayallerimize inanıyor, özellikle de ergenlik ve ilk gençlik döneminde bu hayallerimizin ve isteklerimizin ateşli ve tutkulu savunucuları oluyor, umut ve inançla kendimizi gerçekleştirmeye çabalıyoruz.
Fakat sonra… Sonra ne yazık ki çoğumuz bu tutkuyu, motivasyonu kaybediyor ve bizim kendimize çizdiğimiz değil de bizim için çizilen yaşam yollarında yürümeyi tercih ediyoruz. Güvenli sularda kalmak uğruna birçok istek ve hayalimizden vazgeçiyor ya da onları sürekli ertelemek gibi bir kötü alışkanlık ediniyoruz. Sanki şimdi içinde olduğumuz an önemsizmiş gibi algılayarak “sonra” dediğimiz bilinmeyen bir gelecek zamanda bu istek ve hayallerimizi gerçekleştirebilecekmiş gibi yaşıyoruz. Bu ertelemelerin esas nedeni belki de isteklerimizi gerçekleştirememiş olmanın yarattığı hayal kırıklığının acısından kaçan egomuz. Yapamayacak olmanın acısını çekmektense daha sonra yapacağına inanmak. Kendi kendini kandırmanın bir başka yolu.
Peki ne zamana kadar erteleyebiliriz? Böyle yaparak aslında, ölüm bizi bu hayattan kopardığında zaten hiçbir değeri kalmayacak olan bu istek ve hayallerimizi şimdiden çöpe atmış olmuyor muyuz? Henüz yaşıyorken ve bunun ne zaman sona ereceğine ilişkin en ufak bir fikrimiz bile yokken ertelediklerimizin içinden gerçekten olanaksız olanları ertelenenler listesinden çıkarmaya ve acısıyla yüzleşme cesaretini göstermeye; geriye kalanları ise artık ertelemeyi bırakarak ilk günkü cesaret ve tutkuyla bir an önce gerçekleştirmeye başlamalıyız. Çok geç olmadan…