Şu internet müthiş değil mi? Onun sayesinde artık her şey o kadar kolaylaştı ki! Mesela sağlığımız. İnternette programlar var. Şikâyetlerinizi kutucuklar yazıyorsunuz, size hastalığınızı anında bildiriyor. Sonra size konulan teşhise göre internette arama yapıyorsunuz. Size çeşitli seçenekler sunuyor: Bitkisel ya da kimyasal ilaçlar. Bundan sonrası çok daha basit...
Şu internet müthiş değil mi? Onun sayesinde artık her şey o kadar kolaylaştı ki! Mesela sağlığımız. İnternette programlar var. Şikâyetlerinizi kutucuklar yazıyorsunuz, size hastalığınızı anında bildiriyor. Sonra size konulan teşhise göre internette arama yapıyorsunuz. Size çeşitli seçenekler sunuyor: Bitkisel ya da kimyasal ilaçlar. Bundan sonrası çok daha basit. Tek yapmanız gereken seçiminize göre, bir baharatçıya ya da Eczaneye gidip o ilacı temin edip kullanmanız. Müthiş bir kolaylık, değil mi? Hâlbuki insanlar eskiden doktor doktor, hastane hastane dolaşırdı derdini anlatabilmek, hastalığına teşhis koydurabilmek için! Bir sürü tahliller, filmler. Sıra beklemek, zaman kaybı da cabası. Hatta artık gerekli ilaçlar kargo ile kapına kadar gelebiliyor. İnanılır gibi değil!
Tabii bir de internette ve basında yer alan ya da kitaplar halinde yayımlanan formüller var. “Diyabetinizi tamamen yok edebilecek formüller”, “Falanca meşhur kişinin kilo verdiği diyet”, “Sigarayı keyifle içebilirsiniz artık, falanca ürünü kullanarak 20 günde ciğerlerinizi pırıl pırıl temizliyoruz” veya “Günlük yoğun iş tempomu sürdürmeyi şu vitamin karışımına borçluyum” ve daha niceleri. Hatta televizyon reklamlarında bir içecek içerek kanatlananlar bile var! Gerçekten her şey ne kadar kolay günümüzde! Hekimlere ihtiyaç kalmadı. Eczaneleri de ilaçları gönderecek sanal depolar haline dönüştürdük mü tamamdır. Diş çürüklerini de tedavi edebilecek bilgisayar programları olabilse başka ne isteriz? Fakat biliyorsunuz 3D yazıcı teknolojisi her geçen gün gelişiyor. Yakında 3D yazıcılarla diş üretip çürüyenin yerine ev konforunda takmak da mümkün olabilir. Devletin hastane yapmasına da gerek kalmadı. Yatırımlar başka alanlara…
Neden bahsediyor bu adam diye düşünenleriniz var ise hemen açıklayayım. Geçen gün bir arkadaşım ziyaretime geldi. Okumuş, bilgili, görgülü bir insan… Konu konuyu açtı ve başladı anlatmaya: Yaptırdığı kan tahlilinde ürik asit seviyesi yüksek çıkmış. İnternette kendine yararlı olabilecek bir seçenek ararken bir yazı dikkatini çekmiş. Bu yazıda, yayımlanan bir klinik çalışmanın sonuçlarını aktarılmış. Pakistan’da yapılan bu araştırma bulgularına göre “Badem ürik asit seviyesini düşürebiliyor”. Arkadaşım söz konusu yazıda açıklanan çalışmada tarif edildiği şekilde 42 gün süreyle bir avuç bademi gece su içerisinde sabaha kadar bırakmış, sabah da suyunu içip bademleri yemiş. Süre sonunda tekrar ölçüm yaptırdığında kan ürik asit seviyesinin azalmak yerine arttığını görmüş. Malum ardından bir sürü serzenişte bulundu.
Günümüzün yeni sorunlarından biri de bu: “Kendi teşhisini koyup bilgiç edalarla ilaç almaya gelenler.”
Bilimsel gerçekler tabii ki çok farklı. Her insanda 23.000 civarında gen bulunduğu biliniyor. Bunlar bize ailemizden miras. Ayrıca bir de vücudumuzda bilhassa bağırsaklarımızda bulunan bakterilerden gelen, kendi genlerimizin yüz misli sayıda yani 2 milyon civarında bir gen havuzu var. Bu son grup bizim yaşam tarzımız, beslenme şeklimiz, kullandığımız ilaçlar gibi bir sürü etkene göre belirleniyor. İşte hepimizi birbirimizden, hatta kendi çocuklarımızdan, ebeveynlerimizden, kardeşlerimizden farklı kılan da bu! Dolayısıyla herkese iyi gelebilecek bir besin de yok, ilaç da yok, uygulama da yok, kür de yok! Bazısı sigara içmez ama erken yaşta kanser olur; bazısı günde üç paket içer hiçbir sıkıntı yaşamaz. Yani birkaç sınıfa ayırmak mümkün değil.
Yani iki milyonun üzerindeki gen çeşitliliğine ilaveten bir de bu soruna yol açabilecek etkenlerin çeşitliliğini düşündüğümüzde internetten sağlanan bilgiler ile tedavi ancak bu şekilde sonuç verebilir. Daha bir sürü de detay var. Onlara hiç girmeyeceğim. İnternet tıbbı, sağlık sorunlarımıza çözüm getirebilme konusunda işte ancak bu kadar başarılı! Bunu kendinize yapmayın Değerli Dostlarım...