Pandemi, ekonomik krizler, siyasi durumlar, deprem felaketleri bir kenara son zamanlarda gözlemlediğim yaygın bir virüs daha var. Virüs olarak adlandırıyorum çünkü virüs gibi çoğu insanı ele geçiren bir problem bu: Tahammülsüzlük.
Genelde tüm dünya ve özelde ülkemiz, geçtiğimiz yıllarda (bu yıl da) birçok olay atlattı ve bunların en başında da küçücük bir virüsün sebep olduğu pandemi geliyor. Pandemi, ekonomik krizler, siyasi durumlar, deprem felaketleri bir kenara son zamanlarda gözlemlediğim yaygın bir virüs daha var. Virüs olarak adlandırıyorum çünkü virüs gibi çoğu insanı ele geçiren bir problem bu: Tahammülsüzlük. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte işlerimizi çok kısa sürede yapıyor, ihtiyaçlarımızı çok kısa sürede gideriyor olduk. Hemen hemen her şeye çok hızla ulaşıyor olduk. Bu durum nedeniyle de şimdi içinde bulunduğumuz durumu, hoş geldin “tahammülsüzlük pandemisi” diyerek özetleyebilirim.
Yıllar önce ilkokul zamanlarımda hatırlıyorum öğretmen bir ödev verdiğinde evdeki ansiklopediler açılır. İlgili bir kitap bulmak için kütüphaneye gidilir. Konuyla ilgili bilgi edinmek için çaba sarf edilirdi. Peki şuanda durum nasıl? Aklımıza bir şey geliyor, açıyoruz arama motorlarını (Google vs.) 3 saniyede aratıp ediniyoruz bilgiyi ya da bir ilişki kurma, arkadaş bulma gibi konularda artık akıllı telefonlarımız ve sosyal medya mecraları işi çok kolaylaştırıyor. Aklımdasın demek için bir beğen tuşuna basmak yetiyor. “Seni çok beğendim, ne kadar güzel olmuşsun.” demek yerine bunu gözlerinden kalp çıkan ifadeyle çok kolay bir şekilde hallediyoruz. Kendini tanıtmak için bir profil oluşturuyorsun ve ardından bir daha kendini anlatma zorunluluğun kalmıyor. Sosyal profilin var oradan bakıp tanısınlar işte. Yemek yapmak için videolar açıp izliyoruz. Şuan bu yazıyı size ulaştırmama olanak veren bu mecraya girip kafa dağıtıyoruz. Peki sizce bu kadar hızlı bir şekilde her şeye ulaşıyor olmak ya da her şeyi hallediyor olmak hep avantaj mı sağlıyor? Bence bu aşırı hız ve her şeye bu kadar kolay ulaşıp kolay tüketiyor olmak maalesef biz insanoğlunu tahammülsüzleştiriyor.
Yapılan araştırmalara göre insanlar sosyal medyada bu kadar fazla zaman geçirmelerine rağmen, herhangi bir gönderiye en fazla 10-15 saniye bakıp hemen geçiyorlar, hatta geçiyoruz desem daha doğru olur. Youtube'da 10-15 dakikayı geçen videolar çok fazla izlenmiyor çünkü tahammülümüz yok, sıkılıyoruz. Ana düşünce neyse hemen gelsin anlatsın bitsin gitsin. Çünkü zaman en değerli varlık! Peki sizce zamanı değerli gördüğümüz için mi kaydırıp geçiriyoruz yoksa gerçekten tahammül seviyemiz düştüğü için mi? Bence sebebi ikincisi... İnsanlar sırada, trafikte, eczanede, kuaförde, bankada beklemek istemiyor. Bir ilişkiye başlamak için çok çaba sarf edecek tahammülü de yok. Her şey mesajlaşarak olsun bitsin istiyor. Uğraşmaya hali ve tahammülü yok çünkü artık her şeye kolaylıkla ulaşılabiliyor ve her şeyin alternatif de çok.
Tahammülsüzlük virüsü en çok da ikili ilişkilerde ve evlilik hayatında bireyler arasında büyük problemler yaşanmasına neden oluyor. Çünkü aslında iki farklı insanın aynı evde/ortamda yaşıyor/çalışıyor/bulunuyor olması her ne kadar iyi anlaşıyor olsalar da ayrı birer birey oldukları için sorun yaşanmasına zemin hazırlıyor. Her şey güzel hoş ilerlerken karşıt bir düşünce geldiğinde ya da ortada küçük bir çorap gördüğümüzde bu bizi çok rahatsız ediyorsa büyük olaylar çıkarıyorsak “hoş geldin tahammülsüzlük virüsü”. Ufacık şeylerden bile rahatsız oluyorsanız o tahammülsüzlüktür. Tahammülsüzlük de duygusal şiddete, öfke patlamalarına, mutsuzluğa hayattan zevk almamaya dönüşüyor zamanla… Böylece her türlü ilişki de çıkmaz yollara giriyor.
Peki ne yapmalıyız ne yapabiliriz? Önerileriniz var mı?