Daha mutlu olmak adına daha fazla ücret için daha uzun saatler çalışmaya izin veriliyor hatta teşvik ediliyorsa herkes istese de istemese de bu yarışa girmek zorunda hissedecektir kendini. Oysa bireysel kazanç için girilen yarışın göreli gelir dağılımını değiştirmediği için anlamsız olduğu açık!
Mutluluk iktisadının doğumunu müjdeleyen Richard Easterlin, bir eksene kişi başına düşen geliri, diğerine mutluluk düzeyini alıp ülkeleri bu düzleme yerleştirdi. Özellikle düşük gelir düzeylerinde daha zengin olan fakir olandan daha mutlu çıkarken, belli bir gelir düzeyinden sonra bu doğrusal ilişki zayıflıyor, hatta ortadan kalkıyor. Yani kişi başına düşen gelir, örneğin, 40 bin doları aştığında 41 binlik gelire sahip ülke ile 120 binlik bir ülkenin ortalama mutluluğu arasında pek fark yok! Bu şoke edici bir bulguydu. Tabii ki pek kabul görmedi. Zira kapitalist sistemin üstüne inşa edildiği “ekonomik büyüme”ye sekte vurabilirdi.
Easterlin Paradoksu olarak bilinen bu fenomen, ekonomik büyüme ve kişisel gelir artışının mutluluğu istikrarlı bir şekilde artırmadığını gösteren bir bulgu olarak öne çıkıyor. Bilim insanları, bu paradoksu açıklamak için çeşitli teoriler öne sürmüşlerdir. Bu teorilerden bazıları aşağıdaki gibi açıklanabilir:
- Adaptasyon (Hedonik Treadmill): İnsanlar, yeni koşullara ve gelir seviyelerine hızla adapte olma eğilimindedirler. Başlangıçta artan gelir daha fazla mutluluk getirebilir, ancak zamanla insanlar bu artışa alışır ve mutluluk düzeyleri eski seviyelerine döner. Psikologlar buna “hedonik koşu bandı” kuramı adını vermişler. Nasıl ki koşu bandı üstünde koşuyor olmak kişiyi bir yere götürmüyorsa, artan gelir de insanı daha mutlu edemiyor. Bu durum, insanların "hedonik koşu bandı" üzerinde koşar gibi sürekli daha fazla gelir peşinde koşmalarına neden olabilir.
- Kıyaslama: İnsanlar genellikle çevrelerindeki insanlarla kendilerini karşılaştırırlar. Göreceli olarak daha fazla gelire sahip olmak mutluluklarını artırabilir ancak bu kıyaslama, insanların mutluluğunu etkileyen önemli bir faktör olabilir. Örneğin, daha düşük bir gelire sahip olmasına rağmen bir kişi, çevresindeki insanlar daha az kazanıyorsa daha mutlu hissedebilir.
- Genetik Miras: Bazı araştırmalar, kişilerin mutluluk seviyelerinin genetik miras tarafından etkilendiğini göstermektedir. Yani, bir kişinin genetik yapısı mutluluk düzeyini belirlemede rol oynayabilir. Bu, bazı insanların doğuştan daha mutlu veya daha az mutlu olabileceği anlamına gelir.
Bu teoriler, Easterlin Paradoksu'nu açıklamak için öne sürülen bazı nedenlerdir. Ancak mutluluk ve gelir ilişkisi oldukça karmaşık bir konu olduğu için tam anlamıyla açıklanması zor bir fenomendir. Herkesin mutluluğu farklı faktörlere bağlı olabilir ve kişisel deneyimler, kültürel farklar ve diğer değişkenler bu ilişkiyi etkileyebilir.
Peki iyimserlik genetik ise kötümser olanların hiç mi şansı yok? Ne iyi ki tam da öyle değil. Pozitif psikolojik girişimlerin bir grubu, insanların olumlu düşünme yeteneklerini artırmayı hedefliyor. Bardağın dolu tarafına odaklanmalıyız demek kolay da uygulamak için biraz uğraş gerekebiliyor.