Bugün sözlerime eski başbakan rahmetli Bülent Ecevit’i rahmetle ve saygıyla anarak devam etmek istiyorum. Ecevit “Kalkınma köylüden başlayacak. Köylü kalkınmadıkça Türkiye kalkınmaz.” diyerek köylünün ve tarımın önemini çoğu konuşmasında vurguluyordu. Ne kadar haklı olduğu bugün çok iyi anlaşılıyor. Köylünün üretmediği, sadece ithalata dayalı bir tarım politikasıyla kalkınmanın mümkün olmadığını bugün hepimiz çok net bir şekilde görmekteyiz.
Paranızda olsa gücünüzü üretimden alamıyorsanız her türlü dayatmalara ve baskılara maruz kalabilirsiniz. Özellikle olağan üstü dönemlerde istediğiniz fiyatla değil, dayatılan fiyatlara ürün almak zorunda kalır vatandaşımızın ihtiyacını ancak öyle karşılayabiliriz. Bugün buğday, arpa ve yağ ithalatına milyonlarca dolar ödeniyor. Toprak Mahsulleri Ofisi, 2 günde buğday, arpa ve yağ ithalatı için 3 ihale yaptı. Ortalama fiyatlarla 285 milyon 644 bin 800 dolar dışarıya ödenecek. Eğer biz bu ürünleri üretirsek bu dolarlar dışarıya ödenmeyecek.
Bir tarım ülkesi olarak ancak ve ancak üreterek güçlenebileceğimizi her seferinde söylüyorum. Elimizdeki hazinenin farkına varmanın vakti gelmiştir. Topraklarımız bizim için en kıymetli hazinedir. Köylümüzü destekleyerek kendi kendimize yetecek konuma çok rahatlıkla gelebiliriz. Dışarıya milyon dolarlar ödeyerek sadece ithalata dayalı bir tarım politikasıyla sadece yoksullaşırız.
Bütün bunlara baktığımızda bunlar daha iyi günlerimiz. Asıl zor günler bundan sonra yaşanacaktır. Artan döviz fiyatları; tohum, gübre, mazot başta olmak üzere tarımsal girdilerde yapılan zamlar tarımsal üretimi yapılamaz hale getiriyor. Buna karşı hükümetin aldığı bir önlemde yok. Üreticiler üretim yapamaz duruma geldiler. Çünkü zarar ediyorlar, para kazanamıyorlar, geçimlerini sağlayamıyorlar. Dolayısıyla toprağını ve köylerini terk ederek şehirlere göç ediyorlar. Tahıl ambarı olarak bilinen Anadolu toprakları artık üretemiyor. Türkiye buğday üretimini arttırması gerekiyor. Bunun için yeterli toprak var, tohum var, çiftçi var, sadece destek yok.
Önümüzdeki sene için iyimser bir tablo yok. Özellikle gübre ve mazot fiyatlarındaki yüksek artışlar nedeniyle buğday ekimi yapan çiftçilerin çoğu yeterli gübre kullanamadı. Çoğu üreticilerimiz taban gübresi atmadan buğdaylarını ektiler. Bazıları ekim bile yapmadılar. Yine bahar gübresi olan ÜRE’yi alıp tarlasına atmaya hiçbir üreticinin gücü yetmeyecek.
Ülkemizde çiftçilerimizin ana ihtiyaç kalemleri arasında sıralanan DAP ve ÜRE gübreleri buğday üretiminde olmazsa olmaz derecede önemlidir. Bu gübreler 1960’lı yıllardan bu yana kullanılıyor. Topraklarımız çok yorgun. Gübre desteği olmadan verim ciddi anlamda düşecektir. Bu durumda önümüzdeki yıl kuraklık olmazsa bile, üreticiler gübre atamadıklarından dolayı buğdayda ciddi verim kaybı olacağı aşikar.
Bütün bunlar için önlem alınmazsa buğdayda, unda ve ekmekte büyük zamlar kaçınılmaz olur. O zaman ekmek 5 lira da olur 10 lira da.
Diyeceğim şu ki; üretmezsen, ithalata mahkum olursan, ekmek fiyatı kaç lira olur diye tartışırken bir bakmışsın ekmek yok.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.