İnsan kendi seçtiği kişilerden neden korkar veya çekinir? Oysa onları o makamlara getiren irade sizin ellerinizden geçiyor. İsterseniz getirdiğiniz gibi götürecek olanlar da sizler ya da bizleriz. Bir haber spikerinden duyduğum çok güzel bir söz var; “patron sizsiniz” Aynen öyle asıl patron bizleriz.
İnsanlar siyasetçilerden değil, siyasetçiler halktan korkmalı veya çekinmeli.
Haymana'ya hasbelkader bir milletvekili veya üst düzey bir siyasetçi gelse, iki büklüm olmalar, ezilip büzülmeler, önünü ilikleyip iki kelam edebilmek için bin bir türlü eziyet.
Biraz daha ileri gider veya o siyasetçinin hoşuna gitmeyen eleştiri yaptığınızda terslemeler falan filan. Bunlar bizde çok normal karşılanır.
Hatta kraldan çok kralcı birkaç yalaka çıkar ve sizi ittirmeye, ağzınızı kapatmaya, diyeceklerinizi ağzınıza tıktırmaya kalkar. Neden? Sakın izin vermeyin. Patron olan siyasetçilerin ucuz yalakaları da değil, sizsiniz.
O makama getiren, ceylan derisi koltuklarda oturmasını sağlayan, maaşını ödeyen, o lüks evleri inşaa eden, konforlu arabalara binmesini sağlayan hep sizsiniz. Dolayısı ile işveren yani patron o değil sizsiniz.
Ama iş dilenen, aş uman, avuç açan, hizmet için boyun büken neden hep siz ya da bizleriz.
Oysa onları o makamlara sırf bunları yapsın diye getirmedik mi? Sırf kendi kesesine değil bizim kesemize koysun, kendi geleceğine değil bizim çocuklarımıza yatırım yapsın diye seçtik. Yaptıkları veya yapacakları bir lütuf değil, bizim paramızla bize hizmet etmesi gereken bir memurdan öte değiller. Yapılan tüm herşeyin parasını veren biziz. Onun için hesap sormak anamızın ak sütü gibi hakkımız.
Onlar vekil biz asılız. Bizi temsil ediyorlarsa bizlerin her türlü ihtiyacını karşılamak, onların lütfu, icazeti, bağışı değil, altını çiziyorum görevi. Görevini yapmayan birisine layık görülen neyse, onun da hakkı o. Gerekirse işine son verin. Kolundan tuttuğunuz gibi ilk seçimde atın dışarı. Görevini yapmamak, kötüye kullanmak, ödevlerini yerine getirmemek nasıl bir işveren tarafından çalışanın iş hakkını fesih sebebiyse, aynı sizin içinde geçerli.
Biraz daha cesur olun. Haklarınızı bilin. Şeyh Edebali'nin dediği gibi "Haklı olduğunuz hiçbir kavgadan kaçmayın"
Terli alınların, nasırlı ellerin, emeğin, çalışmanın, bir lokma ekmeğin, insan gibi yaşamanın, eşit hakların hak edeni sizlersiniz. Onlar bunları sunmakla mükellef birer aracı. Parayı veriyorsanız her türlü düdüğü çalacaksınız. Ama davulu boynunuza astırıp tokmağı ona verip.."Nasıl istersen vur. Ağamsın paşamsın" dediğiniz anda gün gelir o tokmak kafanıza iner. Tıpkı bugünlerdeki gibi.
Asla unutmayın, utanmayın, sıkılmayın ezilmeyin. Çünkü patron sizlersiniz, patron bizleriz, hepimiziz ve güç bizde. Sadece o gücün farkına varın yeter..
HAFTANIN SÖZÜ: Yüzkere yere düş, ama birine çelme takıp düşüren olma..
HAFTANIN HABERİ: “3 kuruş” dizisinin gece 12’den sonra gelen zamla “5 kuruşa” yükseltildiği açıklandı.