Vatanına olan bağlılığı, cesareti ve fedakarlığıyla tanınan Murat Akman, Şırnak'ın Beytüşşebap bölgesinde teröristlerle girdiği çatışmada 14 Haziran 2004'te şehit düştü. Onun hikayesi, vatanı için canını feda eden tüm şehitlerimizin simgesi haline geldi.

Ekran Görüntüsü 2024 08 08 154143

Yetimhanede Büyüyen Şehidimiz Kimdir?

Batman doğumlu olan Murat Akman, zor bir çocukluk geçirdi. Ailesi tarafından terk edilen Akman, devlet koruması altında büyüdü. Çocuk Esirgeme Kurumu’nda yetişen bu yiğit asker, hayatı boyunca bu kurumla bağını hiç koparmadı. Maaşını, kendisi gibi zor şartlarda büyüyen çocuklara bağışlayarak büyük bir vefa örneği gösterdi.

Her operasyondan önce kaleme aldığı mektupları, onun derin düşüncelerini ve vatanına olan bağlılığını yansıtıyordu. Bu mektuplardan biri, onun şehit olmasının ardından gün yüzüne çıktı ve Türk milletinin kalbinde derin bir iz bıraktı.

Murat Akman Nasıl Oldu

Murat Akman’ın Mektubu

Murat Akman'ın yazdığı ve şehit olmasının ardından medyaya yansıyan mektubu, adeta bir veda niteliği taşıyor. Mektubunda, askerlik görevinin ciddiyetini ve ölümü her zaman bir olasılık olarak gördüğünü ifade ediyor. Türkiye'nin dört bir yanından gelen asker arkadaşlarıyla omuz omuza mücadele ettiğini, en büyük dileğinin ise kayıp vermeden dönmek olduğunu dile getiriyor. İşte o mektup:

“Bu yazı bir komando er mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız, ölmüşüm demektir. Bir ailem olsaydı, bu mektubu onlara yollamak isterdim ama yok.

Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. Şu an etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa, Trabzon… Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş bir sürü asker var. Birazdan operasyona gideceğiz, tek dileğimiz kayıp vermeden geri gelmek.

İleride ölürsem eğer diye bir mektup yazmak çok zor. Aklına getirmek istemez ya insan ölümü, hani her zaman bir umut vardır ya. Askerliğim bittikten sonra yırtıp atacaktım bu mektubu ama şu an okuyorsanız yırtamadım demektir. Zaten pek de kalem tutmaz elim. Silah tutmayı daha iyi bilirim. Sizi korumam için siz öğrettiniz silah tutmayı.

Tuhaf olan, siz bu mektubu okurken ben neden öldüğümü bile bilmiyor olacağım. Ya bir mayına bastım ya da yediğim birkaç kurşun. Bileniniz var mı ben nasıl öldüm?

Kışlada her televizyona bakışımda birbirinizi öldürdüğünüzü, birbirinizin canını yaktığınızı gördüm. Müziğin sesini çok açtı diye komşusunu vuranlar. Gücü kadına yetenler. Cebindeki on lirası için adam vuranlar. Kız arkadaşına baktı diye alayını bıçaklayanlar.

Bileniniz var mı ben, kimi korumak için öldüm?

Eti az pişti diye garsona çıkışan adam; sen rahat uyu diye kurşunlar başımın üstünden geçerken ben dağda her bulduğumu kesip yedim.

Arabasını solladılar diye levyesini kapıp arabadan inen adam, beni bir çöp bidonuna atıp giden anam; söylesene ben kimin için öldüm?

Yetimhanede ve askerde en güzel şeyin ekmeğini bölmek olduğunu öğrendik biz. Peki, size neyi bölmeyi öğrettiler?

Sizi önce Allah’a sonra birbirinize emanet ediyorum.

Ben sizden razı oldum.

Allah da sizden razı olsun.”

Kaynak: Haber Merkezi