Cezasızlık, “sıradanlaşmış ırkçılık” ve faşist söylemler, hukuk alanının “hukuksuz bir alana” dönüşmesi, Judith Butler’ın deyişiyle “hukukun hukuksuz olması” hepimizi “adaleti başka bir dünyada” aramaya mecbur ediyor.
Fransa yanıyor… Günlerdir yapılan protestolar azalmak bir yana artarak devam ediyor. Önlerde elinde fotoğraf tutan bir kadın yer alıyor. Fransa’da 17 yaşında öldürülen Nahel‘in annesi… Avrupa’nın göbeğinde, oğlu için adalet istiyor. Nahel öldürüldü, bir polis onu öldürdü. Sadece ehliyetsiz araba kullandığı için değil, sadece “öteki” olduğu için öldürüldü. Nahel; tek çocuktu, annesiyle yaşıyordu, babasını hiç görmüyordu, tanımıyordu. Mahallesinde herkes tarafından seviliyordu ve Cezayir asıllıydı. Temel mesele de buydu zaten! Fransız halkının gözünde “dışarıdaydı”, “ötekiydi.” Sömürgeleşmiş olmanın tarihini taşıyordu kimliğinde, DNA’sında… Oysa nesillerdir Fransa’da yaşıyordu, çalışıyordu ailesi. İşe gitmeden önce son sözü “seni seviyorum anne” oldu.
Haber kaynaklarının bildirdiğine göre, salı günü sabah saat 09:00’dan kısa bir süre sonra, polisin trafik kontrolü sırasında bir arabanın direksiyonunda göğsünden vurularak öldürüldü. Annesi “Şimdi ne yapacağım?" diye soruyor. "Her şeyimi ona adadım." diyor. "Sadece bir çocuğum var, 10 çocuğum yok. O benim hayatımdı, en iyi arkadaşımdı…”
Fransa’da ve Avrupa’da yükselen aşırı sağ, Macron’un cezasız sistemi, polis şiddetinin artması, artan bu otoriter yönetim ve ırkçılık, dünyada ayrıcalıklı ve üst kimlikler dışındaki insanların yaşamasına izin vermiyor! “Dışarıda” kalanlar arasında da ayrım yapmadan hepsini hedef alıyor; beyaz değilsen, heteroseksüel değilsen, yoksulsan, üst kimlik değilsen... tehdit altındasın! Dünyanın her yerinde bu böyle. Buna rağmen aşırı sağcı Fransa’daki polis örgütleri “daha fazla öldürme özgürlüğü” istediklerini söylüyorlar.
Bu cezasızlık, bu “sıradanlaşmış ırkçılık” ve faşist söylemler, hukuk alanının “hukuksuz bir alana” dönüşmesi, Judith Butler’ın deyişiyle “hukukun hukuksuz olması” hepimizi “adaleti başka bir dünyada” aramaya mecbur ediyor. Oysa adalet; hemen, şimdi ve burada lazım!