kitap

DİLA GÖKSU Nuri Bektaş Anadolu Lisesi 10/A

Çizgili Pijamalı Çocuk

Kimsenin karşılaşmak istemediği o tel örgüler arasındaki dostluğu anlatan anlamlı, harika bir kitap.

Benim edebiyat öğretmenim kitabı okumadan önce küçük bir araştırma yapmamı önermişti. Ben de öyle yaptım. Öncesinde 2. Dünya Savaşı ve Adolf Hitler ile ilgili bir araştırma yapmak bu kitabı daha rahat anlamanıza yardımcı olabilir.

Bu dostlardan biri Bruno, Auschwitz Toplama Kampı komutanlarından birinin oğludur. Diğeri ise maalesef kamptaki esir çocuklardan biridir. Yazar aslında bize dostluğun farklılıklardan çok daha değerli olduğunu anlatmaya çalışmış. Tabii ki Bruno, arkadaşı ile arasındaki bu farklılığı bilmiyor. Aslında ben de bazı şeyleri bilmemeyi dilerdim. Mesela bu ayrım konusunu hiç bilmemeyi dilerdim. Kitaptaki şu kısım da benim düşüncemi destekliyor. Tam olarak fark neydi? Kendi kendine düşündü; Hangi insanların çizgili pijama, hangilerinin üniforma giyeceğine kim karar vermişti?

Gerçekten az önce çok haklı birkaç cümle okudunuz. Bu ayrımı kim yapıyordu? Yine kitaptaki bir cümleye yanıt vereyim “Eğer bana sorarsanız hepimiz aynı gemideyiz ve gemi su alıyor.” Kabul edelim. İnsanları kalplerine göre ayıran çocuklar... İşte o çocukların dünyayı değiştireceğini düşünüyorum.

Yetişkinlerin unuttuğu birçok duygu da işlenmiş kitapta.

Örneğin; dostluk; insanları din, dil, ırk ayrım yapmadan sevmek, çocuklar arasına tel örgü örmemek... Daha sayamadığım çok şey var. Kitap bittikten sonra aklımdan uzun süre çıkaramamıştım. Çünkü kitabın taşıdığı anlam beni derinden etkilemişti.

Yetişkinler bir şeylere karar verir ama kime nasıl bir etki ettiğini asla düşünmezler. Bu fikrimi de kitaptaki bir cümle ile desteklemek istiyorum.” Düşünme lüksüne sahip değiliz, bazı insanlar bizim adımıza bütün kararları veriyor.

Kitabın kesinlikle bir çocuk kitabı olduğunu düşünmüyorum. Bence asıl okuması gereken çocuklar değil, başkalarının adına, onda nasıl bir etki bırakacağını düşünmeden karar verme cüretinde bulunanlar...