Dostoyevski Suç ve Ceza kitabında Raskolnikov (kitabın başrolü) aracılığı ile daha önce hiç suç işlememiş ve etrafındaki insanlar tarafından da iyi birisi olarak bilinen bir insan neden cinayet işlemiştir sorusunu sorar.
Suç ve Ceza kitabı da bizi bir cinayetin ortasına atar. Biz bu kitabı okurken daha yeni katil olmuş birisinin zihnine girip onun zihnini okuruz.
Dostoyevski, kitabında tabiat ve vicdan kavramlarını sorgulamamızı sağlıyor ve bir insanın, bir canlının yaşamına son vermenin bedelini gösterip insan hayatında merhamet ve sevgi dediğimiz eylemlerin ne kadar kurtarıcı olduğunu kanıtlıyor. Raskolnikov’a göre insanlar sıradan ve olağanüstü insanlar diye ikiye ayrılıyor.
Sıradan insanlar, kurallara uyan otoriteye uyum sağlayan insanlardır ve bu tarz insanlar boyun eğmeyi ve birilerinin buyruğu altında yaşamayı severler diyor. Fakat Raskolnikov bu insanlara aşağılayıcı bir gözle bakmaz. Çünkü bu sıradanlık bu insanların tabiatıdır. Dolaysıyla onlar da böyle yaşamak zorundadırlar. Olağanüstü insanlar ise kendi kurallarını koyan insanlardır. Hayatlarında sürekli daha iyiye ulaşmayı planlarlar ve koşullar ne olursa olsun daha iyiye ulaşmayı isterler. Onlar için katil olmak, suç işlemek sorun teşkil etmez diye düşünür.
Bu iyiliksever bu kurucu, yasa koruyucu insanların çoğu birer kan dökücüdür ve toplum içinde birazcık sivrilen yani topluma söyleyecek birazcık yeni bir şeyleri bulunanlar birer suçlu olmak zorundadır. Tersi durumda zaten sivrilmelerine olanak yoktur. Raskolnikov daha da ileriye giderek olağanüstü insanların suç işlemeleri haklarıdır der.
Kitabın esas karakteri, Raskolnikov üniversiteyi maddi olanaksızlıklar yüzünden bırakmıştır. Bir gün tefeci kadını öldürmeyi ve onun paralarını almayı planlar. Tefeci kadını baltayla öldürür ve paralarını alır ama hepsini alamaz. Daha sonraları ise tefeci kadını öldürdüğü için ne pişmanlık ne de vicdan azabı duyar. Çünkü tefeci kadını kötü birisi olarak görür ve onun ölümünün dünyaya iyi bir şeyler kazandıracağını düşünür. Ona asıl vicdan azabı tefeci kadını öldürürken cinayete şahit olan tefeci kadının kız kardeşini (Lizateva) öldürmesidir.
Çünkü masum olduğunu düşündüğü birini öldürmüştür. Raskolnikov’un kendisini sorguladığı anlarda “Peki mutlak iyiye ulaşmak için kötülere zarar verirken iyiler de zarar görürse ne yapacağız” sorusunu sormasına yol açan bir durumdur. Aslında bizimde ülkemizde yaşanan olaylar karşısında her birimiz birer Raskolnikov olmaya o kadar yakınız. Bizde kendi kendimize bazı sorular sormalıyız. Mesela Raskolnikov iyi biri ve hiç suç işlememesine rağmen neden cinayet işlemiş ve bu kötülüğü yapmıştır? Aslında kötü insan yoktur. Kötülüğe sürüklenen hayat vardır ve hayat en masum insanı bile acımasız, canavar bir insana dönüştürebilir. Kısacası bir olayın kötülüğü de iyiliği de baktığımız açıyla alakalıdır.
BEKİR ÖZDİL
Nuri Bektaş Anadolu Lisesi
10/A sınıfı Öğrencisi