Hafta sonu her taraf kapalı. Neticede yasak var. Millet belli saatlerden sonra burnunu dışarı uzatsa şak diye ceza yazılıyor. İki kişi yan yana yürüse “Mesafeni koru bilader” diye emniyet atarlanıyor. Hizmet sektörü esnafı kahvecisi, lokantası ve diğerleri zaten dükkan açmayı unuttu. Niye? Eee pandemi var, virüs var…

Peki… kayak merkezlerinde, otellerde çılgınca eğlenen, ne maske ne de sosyal mesafe kuralına çalım atan kimin halkı?

Parti kongrelerinde birbirinin üstüne binecek kadar sıkış tepiş olan vatandaş nerenin vatandaşı?

“Keyif çayı için” diye milleti miting meydanına toplamak ve safları sıklaştırmak için daha da etraftan otobüslerle milleti bir araya getirmek kimin fikri?

İlk başlarda “bu virüs herkese eşit mesafede, zengin fakir ayırmıyor” demiştik ya. Değilmiş. Baksanıza görünüşe göre otellerde eğlenen zenginlere bulaşmıyormuş demek ki.

Bir de bence bu virüs sanki partide tutuyor. AKP’nin kongrelerinde herkes balık istifi oluyor, ama kimseye bulaşmıyor besbelli. Şahsım salgında tıklık tıklım dolan salonlara teşekkür bile ediyor.

Ulan bir tek virüsün tarafsızlığına güveniyorduk, o da ters köşe yaptı bize. Şimdi umudumuz mutasyonlu olanında..

KİM TAKAR KITLIĞI...

Bizimle akran olanlar veya daha eskiler çok daha iyi bilir.

Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday yığınları olurdu. Sezon bitip kış ayları geldiğinde TMO aldığı buğdayları piyasada satardı. Ama birkaç yığın hiç eksilmez öylece kalırdı.

Sonradan öğrendik ki o kalan buğdaylar zor günler içinmiş.

Hani kıtlık, doğal afet veya kuraklık gibi durumlar olursa memleketin her yerindeki TMO’ların kötü günler için bir kenara ayırdığı buğdaylar Türkiye’ye bir sonraki hasada kadar yetermiş.

Şimdi öyle bir uygulama yok. Hatta “Ofis Çiftçinin kara gün dostudur” yazan koskoca kurumun ne iş yaptığını veya ne işe yaradığını dahi bilen yok. Borsada varlar ama yoklar. Piyasada aynı şekilde yokları oynuyorlar. Allah muhafaza bir savaş veya kıtlık olsa millet ofisteki buğdayları bulamayıp birbirini yiyecek.

Tıpkı kara günlerde kullanılmak üzere biriken ihtiyaç akçesi gibi.

Tıpkı Merkez Bankasında her türlü oynak ekonomi için biriktirilen döviz rezervi gibi.

Tıpkı işsizlik fonunda biriken paralar gibi. Kimse bunların akıbetini bilmiyor. “Hacım bizim paralar nerede?” diye soramıyorsun bile. Sorsan vatan haini, dış güçlerin oyunu, zilletçi vs vs…

Allah’tan memleket her yönüyle bereketli. Yok başımızdakilere kalsa yağmurlu havada bir bardak suya hasret, pamuğu tıkayacaklar.

HAFTANIN HABERİ; Çiftçiler ayçiçek yağından sonra yüzde 80 zamlanan gübreninde PTT tarafından satılmasını ve köye kargoyla teslim edilmesini istedi.

HAFTANIN SÖZÜ: “Size özgürlükten önce ekmek lazım” diyen bir batılıya Afrikalı kadının sözü; “Konuşma özgürlüğüm olmazsa ekmeğimi kimin çaldığını nasıl söyleyeceğim?”