Yerel seçimler öncesi seçim büroları bu hafta açıldı. Bazıları için “harman kaldırmak” adına uygun platform oluştu. “Buraya kuru pasta geldi, sizin orada ne var?” ya da “buranın çayı iyi değil, o partinin ki nasıl?” sezonu da resmen açılmış oldu.
Onlara kesinlikle çok görmüyorum. Beş yılda birkaç ay itibar, ilgi, alaka görüyorlar. El üstünde tutulup, hepsi birer vatandaştan ziyade üzerlerine elbise giymiş oy olarak algılanıyorlar. Varsın öyle olsun. Birkaç ay sefalarını sürsünler. Zaten 1 Nisan’dan itibaren unutulacaklar. Taa ki bir sonraki seçime kadar. Yiyin için babam afiyet bal şeker olsun. Tadını çıkarın anasını satayım.
İlk olarak bürosunu Cuma günü AKP açtı. Açılışa milletvekilleri gelse de günün ağır abisi elbette Büyükşehir adayı Mehmet Özhaseki’ydi.
Özhaseki’yi duyan toplandı toplanmasına ama, içlerinde epey yabancı olduğu da gözlerden kaçmadı. Hele en ön safta yer tutup slogan atanlar hemen deşifre oldu Haymana’nın keskin gözleri tarafından. Turgut, Özhaseki den daha çok alkış aldı öz Haymanalılardan ve elbette seçimin favorilerinden olduğunu belli etti. AKP rüzgarını da ardına alarak, kendinden emin konuştu.
Özhaseki aldı mikrofonu eline başladı anlatmaya. Ankara’da yapacaklarından ziyade Kayseri’de yaptıklarından bahsetti bolca. Üzerine kendini methetmeyi ihmal etmeyen sostan fazlaca zerk ederek hemde. “Kayseri’nin mimarı” diye sık sık lanse edildi. Ankara’ya hele Haymana’ya yapacaklarını söylediğinde Melih Gökçek’ten bir fark göremedi orada olanlar. Klasik vaatlerle geçiştirdi Özhaseki. Ama can alıcı bir vaat göremedi yağmurdaki kalabalık. Islandıklarına değip değmediğini paşa gönülleri bilir. Ama bol bol Kılıçdaroğlu ve Kayseri’yi dinleyince biraz buruldular.
Cuma günü yaşananlar bunlardı. Gelelim Pazar gününe.
Pazar günü Saadet Partisi Aytekin Yüzer ilk olarak seçim bürosunu açtı. Saadet Partisi AKP’yi içinden çıkarmış bir partidir. Her ikisi de bir anlamda aynı muhafazakar tabana hitap ediyorlar. Saadet’in belediye başkan adayı Yüzer, kendi üslubuna uygun olarak üst perdeden ses tonuyla seslendi seçmenine. Yüzer sert ve vurgulu konuşuyor. O vurguyu duyan seçmeni de hemen başlıyor sloganlara “işte ordu, işte komutan” diye. Yüzer komutasındaki seçmen ordusu kararlı ve inançlı görünüyor. Bu seçimde de kendilerine göre oldukça iddialılar. Elbette bunu 31 Mart’ta daha net göreceğiz.
Pazar günü bir diğer açılış Demokrat Parti ve adayı Levent Koç’un seçim bürosuydu. Soğuk ve yağışa rağmen istediği ve beklediği kalabalığı topladığına inanıyor Levent Hoca. Yüz ifadesinden ve konuşmasından coşkulu olduğunu ayan beyan ortaya koydu. Renkli ve hemen her köyden az çok taraftarı vardı. Hoca seçimin en iddialı adaylarından, “rahat ve emin olun”u sık sık tekrarlıyor. Seçim süresinde kendisi ve encümenleri rahat olamayacak. Çünkü o lüksleri yok. Gece gündüz çalışmak zorundalar. Emin olabilirler mi? Onu da yine 31 Mart’ta göreceğiz. Hoca ile ilgili geniş bir analizimi ilerleyen haftalarda yapacağım.
Şimdi gözler Hacı Aysu’nun yapacağı açılışa çevrildi. Muhtemelen açılışa Mansur Yavaş’ı da getirecek Aysu. Ciddi bir gövde gösterisi yapmak zorunda. Çünkü bizde seçim bir yerde söylemden çok kalabalık görünmekle, her kesim ve köyden taraftarın olduğunu göstermekle, kazanacağını her fırsatta dile getirmekle kazanılıyor. Bunların yanında başka mevzularda var elbette. Onu da bilen biliyor.
Kısacası son yıların en çekişmeli ve renkli seçimi olmaya aday 31 Mart. Tabii kavgasız, gürültüsüz ve centilmence olması hepimizin temennisi. Bunun yanında açılan bürolarda bol ikramların olmasını da dört gözle bekliyoruz. Adaylara duyurulur. Zira 5 yıldır bugünleri bekleyenleri de unutmayalım.
HAFTANIN HABERİ: Evindeki domates ve biberi bozdurarak fiyatların düşmesini sağlayan Y.S(42) büyük oyunu bozdu.
HAFTANIN SÖZÜ: Özgürlüğün en büyük düşmanı halinden memnun olan kölelerdir.
SAYGILARIMLA