Seçim telaşı ve heyecanı her geçen gün artıyor. Seçim büroları taraftarlarca doldurulmaya başlandı. Bu bürolara adaya veya partisine gönül verdiği için gelen var. İçlerinde akrabası, arkadaşı veya bir yakını veya sevdiği birisi encümen adayı olduğu için gelen var. Lokum, bisküvi, kuru pasta, çay veya o günkü menüde ne varsa yemek için gelen de var.

Amaaa… büroların bir de ajanları var. Evet her biri ünlü ajanlar 007 James Bond, Lawrence veya Mata Hari gibi havayı kokluyor, fısıltılara kulak kabartıyor, asık veya gülen yüzlerden mana çıkarıyor.

Hangi büroya hangi köyden kim geldi? Başkan adayına veya encümenine ne söyledi? Toklaştı mı yoksa öpüştü mü? Öpüştükten sonra şöyle sıkı sıkı kucaklaştı mı? Geçerken uğradı mı, yoksa uzun zaman oturdu mu? Gelirken, tokalaşırken, sarılırken, otururken, çayını içip bisküvisini yerken ne kadar samimiydi?

İşte tüm bunlar rakip seçim bürolara usulca sokulan ajanlar tarafından not ediliyor. Elde ettiği bilgi unutulmadan veya soğumadan tarafı olduğu parti istihbaratına servis ediliyor.

“Şu köyde çok iyilermiş. O köydeki kalabalık sülale bunlara söz vermiş. O sülaledeki şu kişi başkan adayının yüzüne bile bakmamış. Bir başka kişinin ailesi ise başkan adayı ve ekibini çok iyi karşılamış, hatta sofra bile kurmuş. O sofrada bir kuş sütü eksikmiş”

İşte bu veya buna benzer yürek hoplatan bilgiler seçim bürosuna sınır ötesi harekat yapan ajan veya ajanlar tarafından dakika dakika diğer seçim bürosuna “Çok önemli ve çok gizli” rumuzuyla sızdırılıyor.

Eğer gelen bilgi çok önemliyse tahrip gücü yüksek bomba olarak o büroyu derinden sarsıyor. Gelen istihbarati bilgiler rakip seçim bürosunun kurmayları tarafından değerlendiriliyor. Karşı hamle için strateji geliştiriliyor. Operasyon heyeti veya partinin ağır topları çok önemli vazife için kamuflajlarını giyerek “Karşı operasyona hazırız başkanım” ile hazır kıta bekliyorlar. Başkan adayından gelen “Hücum” talimatı ile derhal araçlara biniliyor. Gönlü rakibe meyletmiş köy, sülale veya kişilerin direk GBT raporları, zayıf noktaları, zaafları deşifre edilerek operasyonda kullanılmak için doküman haline getiriliyor. En sonunda nokta atışı olarak kişinin gönlünü kazanmak için operasyon yapılıyor. Kıskıvrak ele geçirilen seçmen hiçbir yere kaçamayacak şekilde vaatlerle, sözlerle veya en etkili yöntemle kendi tarafına geçtiği ikna olunarak etkisiz hale getiriliyor. Operasyonu başarıyla bitiren ekip zafer şarkıları eşliğinde karargahları olan kendi seçim bürolarına dönüyorlar. Taa ki yeni bir istihbarat elde edilip, yeni bir operasyona çıkana kadar gönüllerince oturuyorlar.

İşte seçim bürolarının son hallerinden bir kesit. Bir diğeri ise kalem kağıt ellerinden düşmeyen hesap müptelaları. Her birinin elinde köylerin seçmen sayıları. Nereden ne kadar oy alacaklarını trigonometrik, olasılık ve tüm matematiğin kafasını yara yara hesaplıyorlar. Hangi seçim bürosuna giderseniz bu hesabın içine düşenlere göre o aday kesin kazanıyor. Kazanamama gibi bir terim onların lügatlerinda yok, edebiyat “Kaybettik” diye bir sözcüğü henüz icat etmemiş. Diğerlerinin hiç şansı yok, hatta rekor oy bekliyorlar. Her bürodaki bu hesap uzmanlarının söylediği rakamları alt alta topladığınızda Haymana’nın 50 bini aşkın seçmeni olduğunu anlıyorsunuz. Çünkü her adayın hesap uzmanı 15 bin oy falan alıyor. Rakibe atılan farklar, ikiye katlamalar ve “sandığa gömdük oğluumm..” en sevdikleri ve sürekli kullandıkları sözler.

Bunlar kim diye sormayın. Birkaç seçim bürosunu dolaşın, biraz dikkatli bakın, az biraz da kafayı çalıştırın, şak diye bulursunuz onları. Aslında onlar bu seçimin gizli kahramanları ve her büroya her eve ve her adaya lazım. Eğer yoksa böyle ajan veya hesap uzmanlarınız, vakit çok geçmeden birer tane edinin ve ihtiyaç halinde camı kırın.

HAFTANIN HABERİ: Sınıf başkanlığına hazırlanan M.K(9) sınıf başkanlığını C.E’nin(9) kazanması halinde okulda bekaa sorunu olacağını yaptığı konuşmayla anlattı.

HAFTANIN SÖZÜ: Hasta olan herkes kolundaki serumu paylaşıyor, yediği fitili paylaşan yok.

SAYGILARIMLA