İş sadece yönetmek değil; hissetmek ve birlikte yürümek.
Bazı hizmetler vardır ki yalnızca rakamlarla, projelerle anlatılamaz. Onların değeri, bir tebessümde, bir teşekkürde, bir çift gözle kurulan samimi bir bağda gizlidir. Pursaklar’da son dönemde tam da böyle bir belediyecilik anlayışı yeşeriyor: Sahada olan, dinleyen, anlayan ve çözüm bulan bir yaklaşım...
Sokağın Nabzı, Başkanın Kalbiyle Atıyor
Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin’in mahalle mahalle dolaşıp halkla birebir temas kurduğu o samimi buluşmalar, klasik toplantı kalıplarının çok ötesine geçiyor. Burada ön planda olan, mikrofonlar değil; göz teması, not defterleri değil; gönül defterleri...
Her mahalle buluşması, aslında bir yönetim biçimi. Kapısı çalınan bir ev, selam verilen bir esnaf, göz göze gelinen bir büyüğün kalbindeki yıllanmış talepler... Bunların her biri, Başkan Çetin’in sahici duruşunu besliyor. Çünkü mesele sadece bir şikâyeti duymak değil; o şikâyetin ardındaki hayatı, hikâyeyi ve samimiyeti de görmek.
Pursaklar’da Belediye, Halka En Yakın Nokta
Sosyal belediyecilik, bir kaldırımın düzgünlüğünden ibaret değildir sadece. O kaldırımdan geçen yaşlı bir teyzeye güven verebilmektir. Pursaklar’da da tam olarak bu hissiyat var: “Belediye bizden biri” duygusu.
Mahalle buluşmalarında dikkat çeken bir diğer şey de çözüm süreçlerinin hızla hayata geçmesidir. Talepler havada kalmıyor, not alınıp unutulmuyor. Anında ilgili birimlere aktarılıyor, takibi yapılıyor. Bu da vatandaşta sadece dinlenmiş olma değil, gerçekten önemsenmiş olma hissi yaratıyor.
Gönüllere Dokunmadan Şehir İnşa Edilemez
“Pursaklar’ı birlikte yönetiyoruz” sözü bir slogandan ibaret değil. Başkan Ertuğrul Çetin’in pratiğe döktüğü bir gerçek. Belediye binasından sokağa taşan, resmi protokolden sıyrılıp samimiyete bürünen bir yönetim anlayışı bu.
İşte bu yüzden Pursaklar’da gönüllere dokunan bir belediyecilikten söz etmek mümkün. Modern yönetişimin dilini mahalle kültürüyle harmanlayan, teknolojiyi kalbin sıcaklığıyla dengeleyen bir örnek bu. Hemşehrilik hukukunun, yönetime katılımın, karşılıklı güvenin hayat bulduğu bir şehir...
Çünkü bir kenti güzelleştiren sadece binalar değil, o binaların arasında yaşanan insan hikâyeleridir. Ve bu hikâyelerde yönetenin dokunuşu yürekten geliyorsa, işte o zaman şehir gerçekten yaşanabilir olur.
Mukadder ben;Yalnızca adımlarını değil, yüreğini de sahaya koyduğu için; halkına kulak veren değil, gönül veren bir yerel yönetici olduğu için Başkan Ertuğrul Çetin’e teşekkür eden…
Sevgilerimle...