*Milli Piyango'dan 30 yıl önce kazandığı büyük ikramiyeyi kısa sürede bitirerek, sefalet içinde yaşayan M. S, köyündeki barakasında, soğuktan donarak yaşamını kaybetti.
*Milli Piyango'nun 2005 yılı çekilişinde, biletine 5 milyon TL'lik ikramiye isabet eden 9 çocuk babası A. B intihar etti. A.B'yi intihara sürükleyen kumar ve evlilik dışı ilişki olduğu iddia edildi.
*1985 ve 1997'de iki büyük ikramiye kazandı. Bahtiyar'ın huzuru kaçtı, “Mafya beni bulacak”diye bunalıma girip, eve kapandı. Sonu bilinmiyor.
*Salih Dede. 1989'da 5 milyar kazandı. 1 yıl sonra öldü. Tek başınaydı, yüzlerce akrabası çıktı. DNA testi için mezarı açıldı. Mezarında bile rahat kalamadı.
*2004'te 10 trilyonun dörtte birini kazandı. İkramiye yüzünden kavga çıkaran oğlu, bıçakla Yıldırım'ı boğazından yaraladı.
*1972-82 ve 84 yıllarında yılbaşında 3 defa büyük ikramiye kazandı. Şu anda eski mesleği boyacılık yapıyor. Kazandığını kısa zamanda bitiren bu arada binlerce akrabası ortaya çıkan, mafya ile başı belaya giren ve eski halinden daha sefil duruma düşen M.S; “Allah düşmanıma vermesin büyük ikramiyeyi’’dedi. Vs…vs..vs…
Asgari ücret 8 Bin TL, açlık sınırı 13 bin TL, milli piyangonun yılbaşı ikramiyesi ise tam 200 milyon TL. Eşeğin kulağına su kaçırmak denir buna, hem de tonla. Birgün önce açlıktan bebe belik yorgan kemirirken, ertesi günü milyonersin.
Ülkede kumar yasak. Lakin sayısal loto, şans topu, on numara, iddaa, at yarışı, milli piyango, çayına okey sayılıyor herhalde. Kanunlarca Anavatan Türkiye’de kumar yasak. Yavru vatan KIBRIS’ta serbest. Yavru vatana git kumar oyna, Anavatana gel, ağababasını oyna. Hey yavrum heyy...
Yukarıdaki örneklerden anlaşılacağı üzere hayrı yok piyango parasının. Kimsenin iki yakasını bir araya getirdiği de. Yakayı toplayan başka yerlerini açıyor. Kafasına kuş pisleyen, sözde talih kuşunun peşinden koşuyor. Kafasındaki boku yüreğine de zerk ediyor böylece.
Kazanan kadın ise kocasını, erkekse karısını boşuyor, ilk iş olarak. Bir bekara, bir de piyango talihlisine karı boşamak kolay bu memlekette. Asıl boşanma avukatlarına çıkıyor, büyük ikramiye.
Genci, yaşlısı, çocuğu, torunu, tosunu herkes bu paraların peşinde. Ellerinde ya bir bilet, ya bir kuponla. Bir karış sakallıyla, haccı, umreyi yol eden de oynuyor, imanı tedavülden kaldıran da. Paranın da dini imanı yok zaten. Ama kazanınca paraya tapanlar çok. “Kazanınca şu kadar cami, şu kadar okul yaptıracam’’ diye de önce kendini sonra yukarıyı kandırıyor kendince. “Bu yaştan sonra çıkacak paranın umumi hela yaptırır içine ederim” diyen de var.
Büyük para sadece ayrıca herbiri yardıma muhtaç, ölümcül hasta, yalaka ve çıkarcı binlerce de akraba da kazandırıyor. Hepsi de sizi çok seviyorlar ve tek umutlarısınız. Siz onları tanımazsınız ama onlar sizi çok iyi tanıdıklarını söylerler. Bir de MAFYA’larınız oluyor irili ufaklı. Paranız bitene kadar topuğa sıkmama garantili. Parayı bulayım derken BABA’yı buluyorsunuz kısacası..
Aslında bu umudun peşine takılan insanlar en masumu. Onları asıl bu umut dünyasına düşürenler suçlu. İnsanca bir yaşamın kapıları aralansa tüm bu trajediler, acıklı insan hikayeleri yaşanmaz. Ama durum ortada. Ucuzlamış insan hayatı ancak bu umut tacirliği ile biraz değerlenir sanılıyor. Hani derler ya; “Allah insanı açlıkla terbiye etmesin” diye. Asıl “Allah insanı, kendinin olmayan büyük paralarla terbiye etmesin’’. Çok fena terbiyesiz olunuyor sonradan..
HAFTANIN SÖZÜ: Zenginin esprisi her zaman komiktir...