Haymana Gazetesi İç Anadolu hatta Türkiye’nin en önemli basın kuruluşlarından birisidir. Gerek posta yolu ile gerekse internet üzerinden her hafta binlerce kişiye ulaşmakta ve etkileşim sağlamaktadır. Özellikle internet üzerinden her gün binlerce tıklanma sayısına ulaşmakta, yerel seçim dönemlerinde bu sayı rekor seviyelere ulaşmaktadır. Hatta bu konuda birçok tanıdığınız, her gün televizyonlarda karşınıza çıkan ulusal haber ajanslarınıda geride bıraktığımızdan defalarca bahsetmiştim.
Haymana Gazetesi bu konuda gerçek manada artık bir marka olmuştur. Bakın Kızılcahamam, Kazan, Beypazarı gibi popüler yerlerde bile yerel gazete ya hiç olmamış, ya da kapanmışken Haymana Gazetesi yaklaşık 40 senedir ayakta, okuruna ulaşmaktadır.
Bunları size niye anlatıyorum? “Tamam la anladık, en iyi sizsiniz, yeter....” diyebilirsiniz. Yine deyin ama anlatayım;
Eski Çaldağ okulu, şimdiki Sakarya Meydan Muharebeleri Tanıtım Merkezi’ni dışardan hem haber yaptık, hem de kesinlikle gezip görülmesini bizzat köşemde ısrarla önerdim.
Hatta gazete olarak “Bu da yetmez” dedik. Alalım fotoğraf makinemizi güzelce oda oda, kare kare fotoğraflayalım, en ince detayına kadar haberleştirelim, gazetemizi takip eden, okuyan daha da meraklansın ve ilk fırsatta gelsin gezsin.
Müze Şefi Sevgi Hanıma talebimizi ilettik. Sağolsun “Elbette” dedi. “Lakin biz resmi bir kurumuz, üst makamlarımızdan izin alınması gerek. Bunun için bir dilekçeyle başvurursanız sorun ortadan kalkar” dedi. Biz de dedik “Eyvallah”
Aldık kalem kağıdı yazdık dilekçemizi. Yaklaşık 20 gün sonra Milli Parklar Bölge Müdürlüğünden “Olmaz, izin yok” dendi.
Peki neden? Bir ayrıntı, bir gerekçe, bir açıklama yok. “Yassah hemşerim” dendi o kadar.
İnsanlar giriyor, ellerinde cep telefonları şakır şakır fotoğraf çekip, sosyal medyada paylaşırken sorun yok. Ama Haymana Gazetesi bunu yaparsa, bir anda binlerce kişiye ulaşırsa, insanlarda “Haymana’da çok güzel bir Kurtuluş Savaşı müzesi var. Haydi gidelim” derse diye “Yassah hemşerim”
Devlette işler bazen böyle yürüyor maalesef. Ben yaptım bitti. Ya da izin vermiyorum, bu kadar. Yav iki satır gerekçe, çekince veya sakınca yazmak bu kadar mı zor. Biz de o zaman diyelim ki “Haa.. haklılar bak ne kadar ince düşünmüşler” Ama yok.
“Herkeşe çay, Şakir’e yok” çelişkisi bizimkisi. Giren çıkan herkes çeksin paylaşsın, ama Haymana Gazetesine izin yok.
Buradan bir kez daha tekrar ediyorum. Kahraman Şehit Binbaşımız Hüseyin Avni Alpaslan’ın gündeme gelmesinde, mezarının aranmasında, bulunmasında, Giresunluların buralara kadar gelmesinde ve işin bu güzel ve anlamlı boyutlara ulaşmasında baş aktör ve aslan payı Haymana Gazetesi’nindir.
Şahidimiz Dr. Selim Erdoğan Hoca’dır. Dağ bayır birlikte gezdik, aradık, araştırdık, hikayeleştirdik. Sizler sıcak büronuzda, rahat koltuklarınızda çayınızı içerken, biz Haymana ayazında Katrancı’da, Ataköy kırsalında mezar aradık. O nedenle bazı bürokratik “Ben yaptım oldu”larla ilçenin en önemli yayın organına fakatsız, lakinsiz, amasız “Yassah” denilmez. Siz yokken Haymana Gazetesi vardı. İleride yine sizler olmayacaksınız, ama bu gazete yine olacak...
HAFTANIN HABERİ: Maymundan geldik denilen evrim teorisini bir itirazda maymunlardan geldi; “Bu insanoğlu ile aynı olmayı kesinlikle kabul etmiyoruz.”