Kimine göre İbn Haldun’a, kimine göre Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait evrensel bir sözdür “Coğrafya kaderdir”
Nasıl bir coğrafi kaderimiz varmış ki, çatışmaların, oluk oluk akan kanın, kin ve neftretin tam merkezine oturmuş Ortadoğu coğrafyasına denk gelmişiz.
Hemen hergün birilerinin birilerini gırtlaklaması milli sporumuz olmuş.
Keşke başka ülkeler gibi, fok balıklarının aç kalması, kutup ayılarının sorunları, penguenlerin dertleri ile dertlenseydik.
Ama bizim coğrafyamızda çocuklar ölüyor. Bundan büyük dert olur mu?
Efendim Hamas bunu yapmış, İsrail daha fazlasını yapmış... falan filan. Ölen çocuklarsa konu; geriye kalan alayı teferruattır, boş konuşmaktır.
Bundan 80 yıl önce faşizmin en büyük soykırımına uğramış yahudiler, geçmişi çabucak unutmuşlar ki, aynısını bugün kendileri yaparken ne kadar da minnoşluk taslıyorlar.
Çocukların acı çektiği ve öldüğü hiçbir mücadele haklı da değildir, doğru da..
Bu konu üzerinde zaten sosyal medya, televizyonlar, gazeteler son günlerde yeterince tepiniyor. Biz işin bir başka yönüne odaklanalım.
Her Ortadoğu’nun karıştığı zamanlarda birileri çıkar ve daha çok şov manasında kendi fikriyatına göre protestolar yapar.
“Bakın bunlar Yahudi malları almayın” ya da “Kola İsrail ürünü, içmeyin dökün” tarzında absürt şeyler paylaşılır.
Geçen baktım “Protesto edelim, almayalım” denilen ürünlere, onlarca kalem marka.
Valla bunları kullanmazsak evi bok götürür, teknolojimiz tırtlar, yiyecek babında ne zıkkımlanacağımızı şaşırırız. O kadar çok üründe İsrail parmağı var ki, protesto etsek cıscıbıl kalırız. Bir o kadar marka da yerli görünümlü ama ardında yine yahudi firmalarının izi var.
Burada asıl mesele neden biz bu ürünleri kendimiz yapamıyor, ya da yapsakta pazarlayamıyoruz. “Yahudi malı, almayalım kullanmayalım” demek en kolayı.
Bakın hemen hergün Polatlı’dan Haymana’ya bazlamacı geliyor. Ya da Beypazarı Kurusu her yerde. Atla deve değil, bazlama ve bir lokma hamur hepsi. Kırsallığın nirvanasındaki bir Haymana, bazlamada Polatlı’ya, bir diş hamurda Beypazarına muhtaç.
Mesele bu kadar basit aslında. İsrail malları öyle ahım şahım şeyler değil. Ama adamlar üretmiş, buzdolabımıza, vitrinimize, yatak odamıza kadar girmiş.
“Biz de nasılsa piyasada var, ne gerek var üretmeye” deyip saldırıyoruz marketlerde.
Ne zaman İsrail ile Arap coğrafyası karşı karşıya gelse “Bunlar İsrail malları. Aman diyim almayın, kullanmayın” ucuzluğu peydahlanıyor.
Ağzında MARLBORO, elinde AYPON ile ELON MUSK’un kurduğu sosyal medyadan “Kahrolsun AMERİGA...” diyen yurdum insanı, herşeyi Allah’a havale etmekte de pek mahir.
“Kahhar isminle kahreyle yarabbim” diye işin kolaylığını da elden bırakmıyor. Modern dünyada herşeyin yolu yordamı üretim. Ama sen yan gel yat üretme, hoyratça üretenin malını tüket. Yumurta kapıya dananınca “Haydin Gavurun malını boykot edelim”
İki milyarlık İslam alemisin. Bir avuç Musevi ile başedeme. “Allahım kahhar isminle kahreyle..” Ne kolaycılık değil mi?
Başa dönersek çocukların, masumların, günahsızların öldüğü coğrafyamızda iğneyi kendine bir türlü batırmayanların dünyasında, çuvaldızı rasgele savurmanın izahatı olmasa da ancak mizahı olur.