Farkında mısınız bilmem? Seçimlere adım adım yaklaşılırken, gerilimde o oranda artıyor.
Elimizdeki ve evimizdeki saatli bomba akıllı telefonlar ve bilgisayarlar. Yada asıl tehlikeli onların içerisindeki facebook başta olmak üzere sosyal medya dedikleri menem şey. Facebook’ta dürtme diye bir şey var. Şimdi kim kimi bulursa dürtüyor işte.
Bu sosyal medya dedikleri ilk kurulduğu zaman ilkokul arkadaşlarını bulmak içindi. Şimdi ise laf çakma, belden aşağı vurma, kirli çamaşırları ortaya dökme yeri olmuş ki, cemi cümlemize sabır versin.
Hele yerel seçimlere yaklaşıyoruz ki, oy sandığı sanki facebook’a kurulacak. Memleketi kurtaran da burada, rakibine alabildiğine bodoslama dalan da.
Kendi adına bir sayfa açıp binlerce arkadaş ekleyen, kebap yerken fotoğraf çektirip bunu beğenenleri gören, “Ben bu seçimi kazandım” diyor. Yemek masasındaki turşu bile inanmıyor buna, ama kendi inanıyor.
Rakibi durur mu? O da hesaba patlatıyor yorumu, “Bu kıro acılı Adana’yı ayranla içiyor, oysa onun yanında şalgam iyi gider, bundan belediye başkanı falan olmaaazz..”
Ya da ev ev, dükkan dükkan gezen aday her girdiği mekanda dükkan sahibiyle enseye tokat, alnına şaplak fotoğraf çektirip atıyor internete. Sonra da yazıyor yorumu, “Adaylığımda desteğini esirgemeyen bakkal … …’den Allah razı olsun”
Halbuki ondan bir saat önce gezen diğer adayla da fotoğraf çektirdi o bakkal. Senle nikah kıyıp Kur’an’a el basmadı ya. Hatta yarın bir başka adayla da çektirir. Maksat fotoğrafta yer alıp, reklamını da yaparak bir kilo daha fazla baldo pirinç satmak değil mi?
İşin bir başka boyutu sahte hesap açmak. Yeni yetme yeşil sümüklü bebeler buna FAKE hesap diyor. Yani kim olduğu meçhul. Resim başka isim başka. Arada bul kim olduğunu.
Bu sahte hesabı açan muhterem, gönlünü verdiği adayın rakibine alabildiğine çakıyor. Ortalığı karıştırıyor, “Allah yarattı” demeyip belden aşağı çalışıyor. Doğal olarak ta ortalık karışıyor. Sokakta karşılaşsalar taktıkları ceket kravata aldırmayıp birbirlerine girişecekler. O boyutta yani.
Diyeceğim o ki, önce sosyal medya üzerinden başlayan bu sürtüşme zamanla sokaklara da taşabilir. Ağzım söylemeye, elim yazmaya korkuyor ama Allah muhafaza kavgaya, hatta kan dökülmeye kadar varabilir. Bir delinin bir kuyuya attığı taşı, kendine “En iddialı adayım, memleketin yegane kurtarıcısıyım, pek bir ahlaklı, o oranda da bilgiliyim” diyen akıllılar çıkaramayabilir. İnternet üzerinden tutuşturulan kıvılcım, ileride devasa yangınlara sebep olacak kadar sıkıntılı. Demedi demeyin.
Sosyal medyadan laf sokmalar, birbirlerine alabildiğine giydirmeler bir noktadan sonra bizi ilgilendirmez. Memlekette hukuk var, şikayetçi ol, gereken yapılsın. Ama bizi bu kirli oyuna çekmeye çalışmayın. “Efendim biz bilmem kimin tarafındaymışız da, yorumları ona göre yayınlıyormuşuz” Defalarca söyledik, hala da söylemeye devam ediyoruz, Haymana Gazetesi seçimde taraf değildir, olmayacaktır da. Bak bunun altını da çizdim. Eğer yorumlarınızda küfür, hakaret, yersiz itham veya hukuki sıkıntı oluşturacak bir şey yoksa kesinlikle yayınlanır. Tarafsızlık ve herkese eşit mesafede davranmak konusunda vicdanımız hiç olmadığı kadar rahat şükür.
Evet bir şeye tarafız, o da Haymana’ya. İstiyoruz ki, memleketin ufkunu açacak, her türlü konuda kabuğunu kırıp, hak ettiği yere getirecek, bebelere aş, gençlere gelecek, insanlara iş sağlayacak herkese tarafız. Onun haricinde kişiler, gruplar, partiler veya oluşumlar bizi zerre alakadar etmez. Anlamadıysanız faceden yazayım mı?
HAFTANIN SÖZÜ: Emeklilikte yaşa gelince Avrupa, maaşa gelince Afrika gibiyiz.
SAYGILARIMLA