“Hesap kitabımı yaptım, tüm köylerdeki ve merkezdeki oyları dağıttım. Seçmenlerin nabzını tuttum ve seçimin kimin kazanacağını anladım. Bu iş bitmiş gardaşım. Bakın seçimi kim kazanıyor…” diye başlıyor tüm kazanma hikayeleri.
Bu aralar hangi seçim bürosuna uğrarsanız manzara aynı. Kaybeden yok. Her büroda daha önce de bahsettiğim hesap kitap uzmanı bu arkadaşlara göre “Haymana’da seçim bitmiş gardaşım. Halk kararını vermiş. Bizim aday açık ara kazanıyor”
Haymana’da seçimde çeşitli bloklar var. Haymana merkez bir blok olarak görülüyor. Türk seçmen bir diğer blok, Kürt seçmen var ama onlar da aşiretler olarak ayrılıyor. Özköyler, Güney Köyler falan filan hepsi ayrı birer blok.
İşte bu blokların her birinde ciddi bir oranı tutturan başkanlığı alıp götürecek. Ayrıca hep dediğim gibi kadınların kendi aralarındaki ciddi dayanışması söz konusu. Eğer kadınların gönlünü kazanırsanız, kocası ne derse desin perde arkasında kendi bildiğini okur. Onun için “benim şu kadar oyum var” diye kimse demesin. Klasik olan ama en gerçek yorum şu “Herkesin bir oyu var”
Bu hafta sonu facebook üzerinden kendi çapımızda küçük bir anket çalışması yapalım dedik. Hay demez olaydık. 3 gün sürdürmeyi düşündüğümüz anketi 3 saat sonra sonlandırmak zorunda kaldık. Çünkü maalesef bizim düşünce kültürümüz henüz oturmamış. Oy kullananların profil resmi göründüğü için özelden yazışmalar, “Sen nasıl ona oy verirsin?” demeler, yedi sülalesini arayıp ankette oy kullandırmaya kalkmalar. Baktık ankette önde giden de, geriye düşende günah keçisi bizi ilan etmeye kalkınca “Tamam” dedik bu iş burada biter.
En iyi anket yine her zamanki gibi sandıktır. Sandıkları dolduran seçimi kazanacak, o anketten o birinci çıkmış, bu ankette bu fark atmış hikaye.
Gördüğüm bir diğer hususta seçimde güçlü olanın yanında güçlü görünen de kazanacak. Gücünü gösteren ve bu gücü en iyi pazarlayan önemli bir adım atmış olacak. Yani seçim bürosunun içini, önünü, sokağını caddesini özellikle son günlerde en kalabalık gösteren aday “Aha görüyorsunuz, halk beni seçecek” diye seçim öncesi bir sıfır öne geçmeye çalışacak.
Seçim bürosunu en kalabalık gösterenle beraber, yukarıda bahsettiğim tüm bloklardan belli oranda oy koparmayı başarabilen, özellikle kadınların gönlünü çelip onları kocalarından bağımsız oy kullanmasını sağlayabilen, henüz safını belirlememiş ve önemli bir çoğunluğu oluşturan kararsızları en iyi şekilde ikna eden bu seçimin galibi olacaktır.
Yoksa her partinin bir köşesinde masaya çöküp eline kağıt kalem ve hesap makinesini alanın hesapladığı gibi kolay değil bu işler. Yanlış hesap sandıktan döner ona göre. Sonra kaybeden tarafın tüm ihalesi hesap uzmanlarına kalır, “Hani lan kazanıyorduk, alayımızı kandırdın’a” gelip dayanır mevzu. “Ama seçmen ailece hatta köyce size verecez dediydi” diye dizlerini döver durursun.
Bu hesap uzmanlarının parmak hesabına göre şuradan bu kadar oy, oradan bu kadar oy, merkezden de şu gelirse “Bu iş bitmiş gardaşım. Halk kararını vermiş, başkanını seçmiş. 3 Nisan’da mazbatamızı alıyoruz” ile olmuyor.
Neticede her seçim bürosu kendine göre bu işi bitirmiş. İşi bitiren bitirsin, 31 Mart’ta hangi aday kazanırsa kazansın, önemli olan Haymana’nın işi bitmesin.
HAFTANIN HABERİ: Seçimde tüm adaylara “Yemin ederim, Kuran çarpsın sana oy vereceğim” diyen H.C(56)’nin seçimden sonra çarpılmasına kesin gözüyle bakılıyor.
SAYGILARIMLA