Pazartesi akşamı televizyon programlarına şöyle bir göz attım. Genelde birbirinin kopyası aldatmalı, dalavereli, zengin kız fakir oğlanlı, bol botokslu, gerdirme ameliyatlı gerdan kıra kıra konuşan ama Türkçe’yi katledenlerden müteşekkil dizilerden oluşuyordu. Hep aynı kişilerin birbirine çemkirdiği açık oturumlar falan... kısacası televizyon cephesinde değişen başka birşey yoktu.
Oysa Haymana Kültür Merkezinde farklı, değişik ve sıradışı bir program vardı. TİKA’nın organize ettiği 5 ülkeden gelen bizim soyumuzdan kadınlarımız, gençlerimiz, çocuklarımız muhteşem bir gösteri sundular.
Ama gel gelelim salona baktım belediye çalışanlarını çık, neredeyse kimse yok. Hani olmaz da oldu diyelim gösteriye gelen misafirlerle bir kavga etsek, kafamızı gözümüzü yararlar, bir araba sopa yer, kendimizi hastaneye zor atarız. O kadar azınlığız yani. Yazıklar olsun...
Evet yazıklar olsun. 5 ülkeden soydaşlar kalkıp gelmiş. Gelirken kültürlerini, yerel kıyafetlerini, yerel sazlarını alıp binlerce kilometreden gelmişler, biz iki adım gelip izlemedik.
Kültür Merkezi için kazı çalışması yapılırken, çalışan iş makinesini vallaha daha çok kişi izlemişti. “Ula dozere bak kocca kayayı nasıl kırdı la...” diye izleyenler, “Şu müzikteki ritme, şu danslardaki ahenge, şu renk cümbüşüne bak.. ne güzel” demedi.
Ondan sonra kalkıp okumuşumuz, cahilimiz, köylümüz kentlimiz “Yaa Haymana’da sosyal etkinlik yok” diye ağzını eğe eğe konuşur. Bundan sonra bunu diyenin ağzına kürekle vurmak lazım. Olana gelemeyecek kadar hangi ulvi işlerle meşgulsunuz acaba. Söyleyin de hep beraber takdir edelim.
Peki ya siz siyasiler, STÖ temsilcileri, kamu kurum temsilcileri, çalışanları... illa birileri “Şu programa git”diyecek, siz de tıpış tıpış gideceksiniz öyle mi? Bir de kendi insiyatifinizle gelin, gönüllü olun, feragat edin. O da yok. Haa katılanlara sözüm yok. Onlar zaten her zaman varlar. Teşekkürler... onlar kendilerini biliyor.
Siyasiler bu katılmama işini yine “Siyaset icabı”diye yaptılarsa çok büyük ayıp. O gece bir kelime siyaset olmadı. Bir tane bayrak, logo yoktu. Gelenler 5 ülkenin Türkleri yav... Her tarafı siyaset olsa ne olacak. Onları izleyince, alkışlayınca, emeği geçenlere bir teşekkür edince kimin neresi eksilecek. Allah bir şehre siyasetçinin de mantıklısını, hakkaniyetlisini versin ne diyeyim.
5 ülkeden gelmişler arkadaş. 2 saat içinde 5 ülkenin halk danslarını izliyorsunuz. Kültürlerinden payeler topluyorsunuz, ekstradan Bacıerenler ve o çok sevilen Seymenler de cabası. Ama yok..
“TİKA’nın gösterisini izleyeceğime TİK TOK izlerim” diyenler, “Folklormuş kültürmüş benim neyime. Mis gibi alavere dalavereli, baldır bacaklı diziler varken” diyenler kalben bir araya geldi, ruhen bir araya gelip Kültür Merkezine gelmediler neticede.
Dediğim gibi koca salonda “hır gür”olsa misafirler bizi dayak manyağı yaparlardı. O gece bir kez daha üzüldüm Haymana için. Demek bazı şeyleri biz abartıyoruz. Birçok yönden erozyona uğrarken, kan kaybederken, değerler yok olurken “Suç onda, bu yöneticide, şu siyaside”diyoruz ya. Aslında çuvaldızın en uzununu, en sivrisini, en kalınını kendimize batırmamız lazım. Hatta batırmak ne demek.. batırıp kanırtmak lazım ki o köhne, pıhtılaşmış zihniyetimize biraz da olsa oksijen gitsin...
HAFTANIN HABERİ: Sosyal deney çekmek için dilenci kılığına giren 2 üniversiteli genç, topladıkları parayı görünce okulu bırakıp dilenci olmaya karar verdiler.