Sabah AYFON’un alarmıyla kalkıp, işine Hyundai aracıyla giden, Casper bilgisayarında işlem yapıp milli’lik nutukları atanlar vardır hani. Etrafınızda çokça vardır, “hani nerede” diye aramayın.

Buraya nerden geldim? Yıllardır İthal Müdür tartışması yapılır Haymana’da. “İthal Müdürler Haymana’yı yönetiyor, memlekette adam kalmadı mı sanki”den başlar konuyu don lastiği gibi sündürürüz.

Ben müdürün ithal olup olmadığına bakmayanlardanım. Müdür, işinin hakkını vererek yapıyorsa nereli veya kimlerden olduğu çokta önemli değil.

Eğer bir makam veya mevkiye gelen veyahutta getirilen kişi o kuruma veya ilçeye katma değeri varsa, bırak Haymanalı olmasını, isterse Afrikalı olsun, fark etmez.

Kaplıcaların müdürleri veya yönetilme tarzı her dönem tartışma konusudur. Hijyenliğinden, temizliğinden, müşteri memnuniyetine kadar enine boyuna tartışılır, ağızlarda sakız edilir, eğilir bükülür. Memnun olanda vardır, “yere batsın” diyen de.

Elbette değer kuralları kişiden kişiye, bakış açısına göre değişir. Ama ortada bir hizmet, hatta çok iyi bir hizmet varsa gerisi ayrıntıdır, teferruattır. Eğer o hizmeti yapan veya yaptıran müdür işinin ehli ise kafa kağıdında yazan memleketi beni çokta bağlamaz.

“İlla yerli olsun” takıntısı bence çok yersiz. Yerli müdürleri de gördük zamanında. Bazılarının döneminde bilet gişesine yan gözle dahi bakmadan, “Emmi nasılsın, dayı canını yerim, gardaş ne var ne yok” ile beleş kaplıcaya girmenin zevkine dibine kadar vururken, onun için müdürün yerli hatta ahbabı olması çok şey ifade ediyor olabilir.

Ya da birisi ömrü boyunca masa başından kalkmamış, hiç kişilerle muhattap olmamış, bire bir ilişkisi yerlerde sürünen, konuşması Tarzanca’dan hallice birisinin sırf tahsilli diye kolundan tutup oturtmakta en büyük hatadır.

Eğer liyakatle birileri bir mevkiyi anasının ak sütü gibi hak ediyorsa ister Haymanalı olsun, ister Hakkarili çok ta mühim değil. Tutun kolundan getirin. İşletmenize hakkaniyet, canlılık, dürüstlük, müşteri memnuniyeti gibi ekstralar sağlıyorsa kapısında yatın alın getirin.

Ucuz ve sığ bir Haymana milliyetçiliği bir yere kadardır. Yönetim kaliteli insanlarla olur, o insanlar da size, şehrinize, kurumunuza veya işletmenize kalite katar. “İthalmiş yerliymiş” gibi yerli yersiz ucuz tartışmalar yapacak kadar vaktimiz yok.

Hatta profesyonel işletmeler bizzat bu tip değerli yöneticileri dışarıdan alır ki, ileride yakınları ile, yandaşları ile laubali olup, enseye şaplak, burnuna parmak olmasın. İşletmenin olmazsa olmaz kurallarından onun bunun yüzü suyu hürmetine vazgeçmesin.

Bakın yanıbaşımızda Grannos Otel var. “Genel Müdür amcoğlum veya kayınçom” olsun demiyor. “İşi bilene, hak edene, çekip çevirene emanet ederim” diyor. Otelin kalitesi de ortada. Profesyonel kişilerle üst düzey bir işletme ortaya çıkıyor.

Haymana’nın içinden çıkmış, bağrından yetişmiş, kendi öz evlatlarımızdan böyle kaliteli ve profesyonel kişiler varsa elbette öncelik onların olmalı. Ancak sırf “Haymana bebesi dururken, niye elalemin bebesi..” diye başlayan basit tartışmalara meze olamayacak kadar ciddi bir iştir yöneticilik.

HAFTANIN SÖZÜ: Koyunlar en çok kurtlardan korkup insana sığınır. Ama onları da hep insanlar yer.

HAFTANIN EŞİ: “Evliliğimizin bugün 55. yılı ve senden hala ilk günkü gibi nefret ediyorum. Allah belanı versin Şerife” Kocan; Mustafa

SAYGILARIMLA