Yerel seçim heyecanı her gün artarak devam ediyor. Adaylar teker teker meydana çıktı. Şimdi peşrev çekiyorlar, bir süre sonra güreş tutacaklar. Bakalım kim kimin sırtını yere getirecek?
Başkanlığı kazanmanın özellikle Haymana’da belli kıstasları var. Kalabalık sülale veya köylerden yanına taraftar veya encümen almak, bol vaatlerde (özellikle iş) bulunmak, iyi bir partiden seçime girmek ve elinin cebine sürekli gitmesi seçimi kazanmada çok avantaj sağladığını az çok hepimizi biliyoruz. Peki başka..?
Tüm adaylar bunun bilincinde ve ona göre hareket ediyorlar. Ancak unuttukları çok önemli bir seçmen kitlesi var. Ya da pek umursamadıkları. Ben onlara sessiz çoğunluk diyorum. Fazla siyaset yapmazlar, konuşmazlar, renklerini belli etmezler, ölçer tartar ve son günü gidip aklına yatan adaya oy verirler. Bunların belediyeden bir beklentileri falan yoktur. Birazı “iyi olan kazansın” der, bazıları en iyi yöneteceğine inandığını kafasında belirler ve oyunu verir. Bazılarının da bazı kriterleri vardır. Onlara uyulduğu sürece oyunu alırsınız. Yoksa ne arkalı sülaleler, ne de vaatler onları ilgilendirmez. İşte asıl seçimi kazandıran bu sessiz çoğunluktur aslında.
Adaylara bu sessiz çoğunluğun oylarını kazanmaları için bazı tavsiyelerim olacak. Yaparlar ya da es geçerler o ayrı konu. Ama insan psikolojisi bazı gerçekleri göz ardı edenleri hep hayal kırıklığına uğratmıştır.
Şimdi bazılarınız “La oğlum Haymana’da siyaset çok farklı. Senin dediklerin anca büyük şehirlerde olur” diyebilir. Hayır. İnsanoğlu küçük psikolojik sapmalar haricinde üç aşağı beş yukarı aynıdır. İnsan ne kadar belediyeden veya başkandan bir şeyler umsa da zamanı geldiğinde beyninde belli kıstaslarla oy kullanırmış. İşte bu azımsanmayacak bir kitlenin dikkat ettiği unsurlar;
İlk önce ekibinizi iyi seçin. Devamlı yanınızda olacaklara, sürekli sizinle kapı kapı, köy köy dolaşacaklara dikkat edin. Henüz ekibinizi seçmediniz ise seçerken bu denilenleri göz ardı etmeyin.
Haymana her yıl aynı siyasi simaları görmekten bıktı. Her seçilme olasılığı yüksek adayın yanında hep aynı şahıslar artık umut vaat etmiyor. Bundan böyle yeni kişiler görmek istiyorlar. Varsın oy potansiyeli az olsun, varsın geniş ve kalabalık bir sülaleye veya köye hükmetmesin. Sadece şu ana kadar herhangi bir şaibeye, olumsuz bir olaya karışmamış, etrafında sevilen, işinde başarılı olsun yeter. Oy potansiyeli olan kişi belki 50 oy getirebilir, ama sırf geçmişinden veya halk nazarında belli bir şaibesinden dolayı 100 oy götürebilir.
Her parti de kadınların fazla olması oy oranını da arttırıyor. Kadınların kulisi ve aralarındaki adı konmamış dayanışma nedeniyle biraz daha hemcinslerine yakın olabiliyorlar. Yani kocasının tüm telkinine ve baskısına rağmen perde arkasında kadın hemcinsinin fazla olduğu yere çaktırmadan oy atabiliyor. Haymana nüfusunun da yarı yarıya kadın olması sebebiyle bunu da bir köşeye yazın derim.
Hep takım elbise kravatla dolaşmayın. Bir gün başınıza kasket giyin, bir gün iş elbisesi ile çıkın seçmenin karşısına. Ama ne giyerseniz giyin temiz olmaya özen gösterin. Sırf masalarda yemeklerde boy göstermeyin. Bir gün çat kapı bir köylü sofrasına diz kırıp tarhana kaşıklayın, bir gün herhangi bir fakirhaneye girin zeytin ekmek yiyin. Sakın önceden haber vermeyin, çalın kapıyı ve girin. Özel bir şeyler hazırlamalarına müsaade etmeyin ve sofrada ne varsa onu yiyin. Sofraya gelen ekmeği alıp siz bölüştürün. Salataya tuzu siz atın mesela. Her halükarda “bende sizdenim” demeye getirin.
Bir köyden geçerken iş başındaki köylüye uzaktan “Kolay gelsin oyuna talibim” demeyin. O an ne iş yapıyorsa sizde bir ucundan tutun. Traktöre binin, inşaat yapıyorsa bir tuğlada siz koyun. “Bacıya söyle yapsın hele bir ayranda karşılıklı içelim” deyin ve ondan sonra yapılan iş hakkında birkaç kelam edip, o işe yabancı olmadığınızı ve derdinden anladığınızı fark ettirin. Ya da bir çobanın kara demlikle demlediği çayına ortak olun. Abdest alan bir ihtiyarın ceketini tutun, sakalını okşayın. İnan sizi asla unutmazlar.
Devam edecek..
HAFTANIN SÖZÜ: Bedava peynir bir tek fare kapanında olur.
SAYGILARIMLA