Çepik’in birçok anlamı varmış. Ama en yaygın kullanılanı alkış, coşku minvalinde bir şeylermiş. Son iki senedir TRT Kürdi ÇEPİK ile ilçemize geliyor. Canlı yayın sonuçta. “Bizi 80 milyon izliyor..” diyemesekte belli bir kesimin dikkatini çektiği kesin.
Burada sunucu Aydın Aydın’ın sürekli “meee..”lemesi değil benim takıldığım. Ya da Latif Doğan’ın sürekli Haymana’da olması da değil. O bir zamanlar doğal güzelliği ile övünen ama şimdi estetik ve botokslu haliyle endam eyleyen Songül Karlı hiç değil.
Hüseyin Kağıt’a ayrı bir parantez açmak gerekirse, hemşerim diye söylemiyorum son yılların oyun havası kategorisinde sahneye en hakim, seyirci ile çok iyi diyalog kurabilen ve popüler oyun havaları ile herkesi coşturan bir sanatçı oldu. Tebrikler hemşerim.
Gelelim asıl meseleye. Sunucu Aydın Aydın geçen yıl tasarladığı elbiseyle havuza girme projesini bu yıl gerçekleştirebildi. Hatta özellikle DHA Muhabiri olarak beni çağırdı haberi ajansa çekmemi istedi ve bende olayı ulusal medyaya taşıdım. Oldukça da ses getirdi. Neredeyse tüm ulusal gazete ve televizyonlar bunu konuştu, yazdı, çizdi. Yeren de oldu, övende.
Burada asıl masaya yatırılan ve öne çıkarılan kişi Belediye Başkanı Özdemir Turgut oldu. “Vay efendim takım elbise ile nasıl havuza girermiş. Yok havuzda çiğköfte yemiş, yüzmüş, el çırpmış, şarkı söylemiş” falan filan.
Başkan Turgut’u özelikle köşemde çok eleştirdim. Yeri geldiğinde eleştirmeye de devam edeceğim. Ancak bu takım elbise ile havuza girme meselesinde Turgut’un yanındayım. Haksızlık yapıldığını, yargısız infaza maruz kaldığını düşünüyorum.
Turgut sık sık ve her fırsatta takım elbisesini giyerek “Haymana dünyanın en şifalı suyuna sahiptir” dedi. Sözleri birçok yerde havada kaldı.
Turgut yine takım elbisesini giydi ve “Haymana son kaledir. Haymana olmasaydı Türkiye olmazdı. Gelin bu olaya hep beraber el atalım ve Haymana’nın hakkını teslim edelim” dedi. Bir kulaktan girdi, diğerinden çıktı.
Turgut o elbisesini tekrar giydi ve bu defa takımıyla havuza girdi. Yüzdü, alkış yaptı, çiğköfte yedi. İşte o zaman deprem oldu. Türkiye’nin tüm ulusal basını olaya hücum etti. “Vay efendim bu nasıl başkanmış, canım efendim havuzda göbek atmış, olur mu efendim çiğköfte yemek” Kıyamet koptu.
Eyy… medya Turgut “Dünyanın en şifalı suyu Haymanada” derken nerdeydiniz? “Haymana Son Kale’dir. O son kale olmasaydı, bugün o sıcak stüdyolarda keyif yapamazdınız” derken hanginiz vardı? O zaman üç maymunu oynarken, bugün neden “maymun gözünü açtı’yı” yere göğe konduramıyorsunuz?
Turgut belkide siyasi hayatına önemli bir darbe vuracak risk aldı, elbisesiyle havuza girerek. Şimşekleri üzerine hem de acımasızca çekme pahasına kendini sıcak sulara bıraktı. Bence reklamın da kallavisini yaptı. Tüm ulusal medya ve sosyal medya çalkalandı, Haymana konuşuldu, hiç bilmeyenler haritada yerini aradı, bakan bir daha baktı.
Turgut’un çalışmalarını, belediye başkanlığını, yaptıklarını veya yapmadıklarını sabahlara kadar tartışabiliriz. Ama burada Turgut hedefine ve amacına öyle veya böyle ulaşmıştır. Sezar’ın hakkı Sezar’a Turgut’un ki de elbette Özdemir Turgut’a. Yarın belkide yine kendi bakış açıma göre belediye çalışmalarını eleştireceğim, ama bugün haberi ulusal medyaya bizzat taşımama rağmen yanındayım. Haymana işte şimdi herkes tarafından bir şekilde konuşuluyorsa Turgut hedefi 12’den vurmuştur.
HAFTANIN HABERİ: “Karınız ve kaynananız denize düşse ilk olarak hangisini kurtarırsınız?” diye sorulan soruya O.K (40) şöyle cevap verdi, “Balıkları onlardan kurtarırım”
SAYGILARIMLA