Tüm dünyayı etkileyen bir virüs çıkarda, bununla ilgili Haymana’yı es geçen bir polemik olmaz mı? Asıl olmasaydı şaşardım. Virüsten daha tehlikeli birkaç art niyetli, artık amacı her neyse “Virüs için Haymana’da karantina bölgesi oluşturuldu” diye paylaşım yapmış.
Geçtiğimiz yıllarda Gölbaşında olan bir bomba haberi sırf Haymana Yolu üzerinde yaşandığı için haber bültenlerinde günlerce “Haymana’da bombalı terör eylemi” diye konuşulmuştu. “Bizle alakası yok” diyene ve birilerini ikna edene kadar göbeğimiz çatlamıştı. Üzerimize yapışan bir etiket var ki, en kaliteli deterjanlarla bile çıkaramıyoruz. Üç beş salağın diyeyim, eline yüzüne bulaştırdığı bir söylenti dallanıp budaklanıyor işte.
Şimdi de virüs Haymana ile bir şekilde paralel kullanıllıyor. Bunu paylaşarak orasından burasından haber uyduranlar, insanımızı paniğe sevk ederek amacına bir yere kadar ulaşınca, kına yakabilirler.
Ama bir gerçeği göz ardı da etmemek lazım. Bu tüm dünyayı sarmış bir virüs, belki bir gün Haymana’ya da gelebilir. Burada gerçekçi olmak lazım. Biz bu konuda neler yapıyoruz, neleri yapmamız lazım’a bakalım. Her türlü tedbiri alarak, gerekli müdahaleler yapılarak bu sıkıntıyı en az zararla atlatmak için kararlı adımlar atmak gerekiyor. Karanlığa lanet etmektense bir mum yakma işini kesinlikle ertelemeyelim.
Virüsün bulaştığı yerlerin haritasına bakıyorum. Nerdeyse etrafımız çepe çevre sarılmış. Uzak doğudan çıktı, Ortadoğu’yu kasıp kavuruyor, Avrupa da birçok ülkede ölümler bile başlamış. “Bilader biz şerbetliyiz. Kesin yırtarız” diye düşünen bir anlayışla gidersek yarın nalları dikeriz.
Şerbetliyiz derken bazı din bezirganları hemen krizi fırsata çevirmeyi başarmışlar bile. “Virüsten korunma muskası” 29.90 TL’den satışa çıkmış ve stoklarla sınırlıymış. Yani muskayı yazanın nefesi o kadar sınırlı ki, daha fazla yazamıyormuş. Stoklarla sınırlıymış.. bak bak.. “Abi ailecek zor durumdayız 3-5 muskada bize yazsan” diye yalvarsan, “Yok bilader muska yazacak uhrevi nefesimi yitirdim. Allah ailene rahmet eylesin” diyecek pozisyona gelmiş, mübarek zatımız. Tarihte “cüzzam Allah’ın bir sınavı. Sakın tedavi olmaya falan kalkmayın, kaderinize teslim olun” diyen ulemalar aklıma geliyor ve hakikaten tarih tekerrürden ibaretmiş, ama dine sırtını dayayanlar için daha çok tekerrür ediyor gibi.
Peki her olayı nakite çeviren felaket tüccarlarına ne demeli? 1 TL’ye satılan dandik maskeler 250 TL’ye kadar çıkmış. Az buçuk fonksiyonlu olanları ise binlerce TL’ye fırlamış. Memleketi ablukaya alıp kanını emen asıl bu minvaldeki ve en tehlikeli olan virüslerden bizi kim kurtaracak?
Neticede dünyanın öteki ucunda dahi olsa herhangi bir olaydan, bizim Haymana bir şekilde de olsa olumsuz nasipleniyor. İnternetteki birkaç çenesi düşük, sosyal medyadaki bazı gevşek veya kendini popüler gösterip egosunu tatmin etmek isteyen bazıları peydahlanıyor. Kah terörle irtibatlandırma çabasına girişiyorlar, kah olumsuzlukların odağına ilçemizi çekmeye çalışıyorlar, olmadı içinde Haymana geçen ne kadar kara haber varsa bir şekilde dahil etmek için zulalarında tuttukları nefreti bir şekilde boş böğrümüze savuruyorlar.
Tıpkı bu virüs gibi işte. Bedenin veya ruhun zayıf düştüğü anda, bu evrim geçirmekten, hep birilerinin kılığına bürünerek kendi benliğini kaybetmişler içimize sızıyorlar.
Gün gelecek gündemdeki virüse de elbet bir çare bulunacak. Ama bu yukarıda bahsettiğim iki ayaklı virüslerin ne tıbben çaresi var, ne de ahlaken. Muskayı bir de bunların üzerinde mi denesek acaba?
HAFTANIN SÖZÜ: Öldüğünüzde ölü olduğunuzu bilmezsiniz. Bu başkaları için zordur. Aynı şey salak olduğunuzda da geçerlidir.