Kasabanın belediye başkanı ölmüş, erken seçim kapıya dayanmıştır. Kasabalılar büyük şehirde avukatlık yapan bir hemşerilerini rica minnet getirip aday yaparlar. Avukat seçim çalışmalarına başlar. Hiç hesapta yokken kasabanın eşraflarından sevilmeyen birisi de çıkıp “Bende adayım” der... Eşrafın akrabaları dahil herkes şaşırır. Sevilmeyen, kara cahil ve belediyecilikten zerre anlamayan birisidir ve bir avukat karşısında hiç şansı yoktur. Ne kadar çekilmesi için ısrar etseler de çekilmez. Bu arada kasaba bitik haldedir. Kış ayları olduğu için her taraf çamur, balçık içindedir. Avukat sokakları gezer ve belediye başkanı olduğu zaman buraları asfalt yaptırarak halkı çamur deryasından kurtaracağını ayrıntıları ile ve güzel bir söylevle anlatır. Ortalık alkış kıyametten yıkılır. Her mahalleye giderek aynı söylemlerde bulunur ve yine ayakta alkışlanır.

Diğer aday da mahalleleri dolanır ama diyecek bir şey bulamaz. İki kem küm eder, akrabaları bile homurdanır. Avukatın seçimi kazanması kesindir artık. Nihayet seçim zamanı gelir ve sandıklar kurulur. Seçim sonucunda eşraf açık farkla seçimi kazanır. Herkes şoktadır. Bu nasıl olmuştur?

Oysa gözden kaçırdıkları bir şey vardır. Seçim günü oy kullanmaya gelen vatandaşların kimse ayağına bakmaz. Herkesin ayağında sarı çizme vardır. Avukat; asfalt, yol, altyapı, modernlik demiş alkışı almıştır. Ama diğer aday seçimden bir gün önce binlerce çift çizme almış, seçimden bir gece öncede selamıyla beraber herkese dağıtmıştır. Seçimde de bu çizmeler sayesinde oyları kapmış, ertesi günü de belediye başkanlık makamına kurulmuştur.

* * * * * * * * * * * *

Ülkemizin en ünlü edebiyatçılarından Fakir Baykurt’un “Çizmeler” isimli hikayesinin özetidir bu.

Hikayeden çıkarılacak onlarca ders, kıssa vardır. Elbette anlayana.

Yaklaşık 15 gün önce bir seçim yaşadık. İki liderin meydanlardaki söylemleri ile hikayenin paralel bağları var mıdır? Misal birisi “modernlik, uzay çağı, sanayi, teknoloji, gelişmişlik” demiştir. Ortalık alkış kıyamet olmuş, milyonlarca kişi meydanlara akmıştır.

Bir diğeri de taşıma partilileri ile mitingler yapmış, söylev olarak ta kahvehaneler kuracağını, buralarda bedava çay, yanında da kek vereceğini söylemiştir.

Bu iki kıyası Türkiye dışından birisine sorsanız ve “kim kazanır?” deseniz, size “benimle dalgamı geçiyorsun. Elbette uzay çağı ve gelişmişlik diyen kazanır” der. Seçim sonucunu ve kazanan tarafı hepiniz biliyorsunuz.

İşte bizim insanımız böyledir. Bir anda ters köşe yapar. Hayal kurmayı sever ama, gerçekleşecek hayallerin peşinden gider. Popülist söylemleri alkışlar, ama olabilirliğin tarafını tutar.

Artık genel seçimi bir tarafa bıraktık, gündemimizi yerel seçim meşgul edecek. Yerel seçimle yatıp, yerel seçimle kalkacağız.

Diyeceğim o ki, belediyeyi, daha doğrusu bizleri yönetmeye talip birçok adayımız var. Kısa süre sonra meydanlara inerek, projelerini, yapacaklarını, kafalarından geçen fikirleri seçmenler ile paylaşacaklar. Kimisi organize sanayi diyecek, kimisi fabrikalardan bahsedecek, bazısı turizmde Antalya ile yarışacağımızdan dem vuracak, hatta belkide birileri “tek rakibim Türk Hava Yolları” diyecek kadar iddialı olacak.

Ama seçmen sonuçta ayağı yere sağlam basan, tutarlı ve mantıklı söylemleri olan, hatta veya ne acıdır ki en çok menfaat sağlayacağı adaya basacak mühürü.

Adaylara ilerde karınca kararınca tavsiyelerim de olacaktır. Dikkate alırlar veya almazlar bilmemem. Ama şimdilik tavsiyem Fakir Baykurt Usta’nın hikayesindeki püf noktayı kaçırmayın derim. Çünkü bizim insanımız başa olduğu kadar ayağa da bakar. Siz de hiç anlamazsınız kim dost, kim düşman.

HAFTANIN HABERİ: Haymana da Suriyeliler ile Afganların kavgasında, arada kalan 3 Kırgızistanlı yaralanırken, 2 Gürcü de darp edildi. Olayı gören 6 Tacikistanlı ise karakolda ifade verdikten sonra, Özbekistanlıların kullandığı araba ile kayıplara karıştı.

HAFTANIN SÖZÜ: “When You Fell Hopeless Think Like Atatürk” (Çaresiz kaldığında Atatürk gibi düşün) Norveç Atasözü. SAYGILARIMLA