Bir “Seçin”in daha sonuna geldik. Birisi kazandı, diğeri kaybetti, evli evine köylü köyüne... Aslında buradaki “Seçin”i bilerek yazdım. Aslının “ Seçim” olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bizim seçim yaptığımız falan yok. önümüze birkaç adayı koyuyorlar, bunlardan birisini seçin diyorlar. “Ben bunlardan hiç birisini beğenmedim. Halkın içinden seçilerek gelen birkaçı en tepeye gelsin, onlardan en iyisini seçelim” durumu yok. “Biz aramızda karar aldık, elimizdeki malzeme bu. Bizim seçtiklerimizden birisini siz seçin” mantığı.
O nedenle ben “seçim” değil de “seçin” diyorum olaya. Neyse seçin dediklerinden birisini seçtik. Vatana millette ve başta Suriye olmak üzere, Afganistana, Pakistana, yurt dışında yaşayıp bir iki aylık memlekete şöyle bir uğrayanlara da hayırlı uğurlu olsun. Buradaki mesele “Biz kazandık, onlar kaybetti” meselesi değil. Seçilen ve kazanan Erdoğan ve AKP değil ise, kaybeden Kılıçdaroğlu ve CHP’de değildir. Eğer Erdoğan ülkeyi hak, hukuk, adalet, liyakat ve demokrasi içinde yönetirse kazanan herkestir. Yok “Ben 5 seneyi cebime koydum. Bana ne elalemin 5 koyunu, 3 keçisinden” derse kaybeden aslında herkes olur.
O nedenle bu yarışın kazanan veya kaybedeni herkestir. Bakın dolar yine celallendi, yeşilini sallaya sallaya geliyor. Paldır, küldür yükselen bir döviz ve akabinde zamlanacak herşeyden AKP’lisi de CHP’lisi de MHP’lisi de tepeden tırnağa etkilenecek. Son dönem meydanların sultanı soğanı 30 TL’den, ya da kıymayı 300 TL’den Ak partilisi de yiyor, kara partilisi de. Ya da İYİ Partiliye mazotu 25 TL, AK Partiliye 15 TL’den satmıyor benzin istasyonları. Pompa başına gidince herkese aynı tarife. Onun için bir taraf gülmek için, diğer taraf karalar bağlamak için çok erken. Temennimiz odur ki, iyi yönetilen bir memlekette aslında kazanan herkestir. “Ben yapıyorum, olacak. Kimse sormasın, sorgulamasın” denilen bir düzende yine yırtılan vatandaş Hacı Bekir’in yakası olur, ona göre. Yoksa bundan bir ay önce elimize ayağımıza yapışıp “Bir oy be abi... ölür müsün” diyen milletvekilleri adayları tatlı hayatlarına kavuştular. Bundan 5 sene sonra anca görürüz gül cemallerini. Hayatın o acıtan, yürek burkan, iç sızlatan gerçekleri ile kaldık mı başbaşa.
O güzel görünen insanlar, güzel makam arabalarına binip gittiler bile. Pabuç gibi kravatlarına toz konmaz bundan sonra. Biz cebimizdeki delikle diz dize oturacağız..naber? Hala kahvedeki 2 çayın, pazarda hıyarın, kasapta çorbalık kemiğin hesabını yapacağız. Onlar kuzu inciği kemiğine kadar çıtırdatıp yiyecek implant dişlerinin siparişini verdiler bile. Yani halayler çekildiyse, kaybeden tarafa laf sokmalar tamamlandıysa, başta milyonlarca sığınmacılar ve ekonomi olmak üzere yüzlece sorunumuza da sıra gelsin mi artık? Seçim meydanlarında bol keseden verilen vaatlerinde takipçisiyiz. Mesela ve özellikle iktidardan Haymana için hiçbir vaat gelmedi. Ne yani biz hala o kan kaybeden, eriyen, küçülen Haymana olarak kalacaksak, bu seçim niye yapıldı ki? Ya da biz ne kazandık, ne kaybettik. Hadi şimdi çayı koyun, sorunlarımızı konuşmaya tekrar başlıyoruz.