“Müslüman Noel Kutlamaz” diye sosyal medyada ve meydanlarda bangır bangır sesler yükseliyor. Kutlar veya kutlamaz, o onun paşa gönlüne kalmış.

Noel mi, yeni bir yılın gelişi mi kutlanan, o da apayrı bir konu. Peki yılbaşını kutlamayıp dinine halel getirmeyen Müslüman, yolsuzluk, zina, rüşvet, çocuk istismarı, kadınlara şiddet, kimin olduğu iyi bilinen öğrenci yurtlarında yapılan ahlaksızlıklar ve yapılan tüm haksızlıklar karşısında neden susar da, sırf yılbaşında meydanlara inip Müslümanlığını hatırlar? Saydıklarımın dinde yeri varsa o ayrı. Ama yoksa neden sadece yılbaşında hatırlanır bu yüksek din ve İslam bilinci?

Haberlere göre Milli Piyango biletleri piyasada kalmamış. Kabaca bir hesap ile hemen her eve bir veya birkaç bilet girmiş. Peki diyanetin fetvasına rağmen, haram olduğu gayet de iyi bilinerek, şöyle dini bütün bir Müslüman evladı meydanlarda “Müslüman, kumar olan milli piyangoyu almaz” demez. İşin içinde para olunca din ikinci plana itiliyorsa onu bilemem.

Kula kulluk etmek hiç bu kadar zirve yapmamışken, menfaatlerin alabildiğine yeşerdiği ve meyvesi tatlı olduğu için ağızları sulandırır da, dini bütünler liyakatı hatırlamaz. Rızkı veren Allah ise madem, neden bir lokma ekmek için kula kulluk edilir? Emmisi dayısı ve siyasi bir gücü arkasına alamayanların bu ülkede ekmek bulmadığını bilmeyen mi var. O zaman cennete gitme hayaliyle yanıp tutuşan mübarekler, “Müslüman hak yemez. İşte, aş ta hak edenindir. Müslüman torpil ve adam kayırma yapmaz” diye yeri göğü inletmez.

İşçi ve emekçi hakkı gelince kıvırtanlar, tazminat vermemek için bin bir takla atan patronlar, indira gandi paralarla Umre’lere koşanlar, kısacası vergi kaçırıp Cuma namazını kaçırmayan para babalarını göre göre bir babayiğit din sevdalısı da çıkıp “Müslüman vergi kaçırıp, hak yemez” diye meydana dikilmez.

Varsa yoksa işin kolayı, “Müslüman yılbaşı kutlamaz” Yılbaşına gelene kadar müslümanın yapmaması gereken, neler var, eyy.. dini bütün müminler.

Milyonlarca insan çöplerden besleniyor. Bir o kadarı bedenini, ruhunu ve geleceğini bir parça ekmek için satıyor. Evlerde yanmayan sobalar için, parasızlıktan okuyamayan gençler için, madenlerde rızkı için ölenler için şimdiye kadar neden tek bir şey söylemediniz. Çünkü onları o hale getirenler de Müslüman kisvesindeydiler de ondan sustunuz.

Saçı sakalı kuförlerde taralı şeyhlere nerdeyse peygamberden daha fazla itibar gösterilirken, her gün bir cevher yumurtlayıp insanları birbirine kırdıracak kadar patavatsızlaşanlara da bir iki kelam ediverin de o zaman anlayalım ne kadar samimi dindarsınız.

Mesele saç, sakal, kıl tüy değil. Bunlarla Allah’ın sevgili kulu olunmuyor. “Yeter ki sağ memenin altındaki cevher kararmasın” demiş şair. Sen o cevheri kararttıktan sonra, ister kat kat sarık bağla, ister dizine kadar sakal bırak, istersen hac ve umre yolunu binlerce kez kat et. Neye yarar.

Saç sakal da değil keramet demiştik. Mesele onurlu, insancıl olup bencilliği bir kenara bırakabilmekte. Yaradanı yaradandan dolayı hoş görebilmekte keramet. Kuluna değil yaradanına sadık kalabilmekte. Yok din pazarlayan ve illa her sakallıya ise sonsuz hürmet, o sakalın daniskası Noel Emmi’de de var.

HAFTANIN HABERİ: Yılbaşında 7 kişi ile 1 hindiye giren O.Ü ve ailesi, hindinin iki budunu paylaşırken birbirine girdi.

HAFTANIN SÖZÜ; Hak yiyebilirsin ama sindirmesi zor olur.

SAYGILARIMLA