Tarihte meşhur 7 Kocalı Hürmüz vardır. Bu onu da aşmış. En son 8 kocası olmuş medyaya göre. Daha yaşı genç(!) Kaça kadar gider Allah bilir.

Tavşan dişlerini törpületip, kaportayı çekiçlettikten sonra baya bir estetik güzeli oldu. Eski çıplak fotoğraflarını görmek dahi istemese de, zaman zaman orasını burasını açmaktan çekinmedi, eski günlerin hatırına. Gün geldi nerdeyse anadan üryan oldu, gün geldi derin sırt dekoltesiyle türban takıp çarşaflara girdi. Takiyenin kralını, kallavisini yapmaktan çekinmedi. Peltekliğini bir kenara alırsak Türkçe’nin kafasını yara yara hem edebiyat parçalamaya hem de hariçten gazel okumaya kalktı.

Kimden bahsettiğimi az çok anlamışsınızdır. Lakabı Kadırgalı Aysel, ya da asıl adı Aysel Gürsaçer. Her yeri değişen bu şahsın ismi değişmeyecek değil ya, oldu mu adı Seda Sayan.

Bir ropörtajında “Çocukluğumuzda ekmek bulamaz, bazı geceler aç yatardık” falan deyip ajitasyonun, arabeskin dibine vurmuş. Zaten arabeskin acısıyla beslenenlerin bazıları gibi yanık olduğunu zannettiği sesiyle sahnelerde arz-ı endam ediyor. Bazıları bu veya bunlar gibilerine sanatçı dese de benim kantarımda şarkıcı’dan başka tanımları yok. Zaten sanat adına bir şey üretmediklerinin kendileri de farkında da, o nedenle televizyonlarda boy gösterip kendilerine sırf sanatçı diyenleri “körler sağırlar bir birini ağırlar” deyimi ile konuk ediyor.

Şimdi gelelim Kadırgalı Aysel’in Haymana ile alakasına. Geçtiğimiz hafta içi televizyonda Haymana’nın yemekleri ve kültürü ile ilgili kendi kapasitesini zorlamadan bir program yaptı. (Zaten zorlasa muhtemelen motoru yakardı) Programın alt yazısında geçen cümle “Ankara’nın bu köyünde insanlar uzun yaşıyor” falan yazıyordu. Köy dediği yer Haymana. Tarihin en eski ve ilk ilçelerinden birisi. Tarihe Kurtuluş Savaşında dönüm noktası ve “Son Kale” olarak yazılan yer. O Son Kale olmasaydı, Kadırgalı Aysel bugün başka bir isim ile, belki Kadırgali Katerina falan olarak göz ve kulak zevkimizi perişan etmeye devam edecekti. Neyse.

“Efendim canlı yayınmış, böyle kazalar olabilirmiş te” gıvır zıvır. Peki bir özür dileseydin sırmaların mı dökülürdü? Sırmalarını bilmem ama silikonlar belki patlayabilirdi.

Belki 20 defa aramama rağmen programın telefonu açan olmadı. Hep o açacak değil ya, bu defa ben canlı yayında açıp ağzımı artık Allah ne verdiyse diyecektim. Telefon açılmadı, Dolar cinsinden verilmiş sadakası varmış ki Kadırgalı Aysel Bacımızın (!), bu defalık yırttı.

Daha önce de çok kırdığı için hiç rahatsız olmuyor hanımefendi pot kırmaktan. “Bunlar beşamel sosunu da biliyorlar ayol” diye devinimli kırıtması ile bilgiçliğin de Nirvana’sında sanıyor kendini, şarkıcımız.

Evet Hatce Ana’mız beşamel sosu da bilir, her yemeğin kralını da yapar, damak zevki denince destanlar da yazar. Asıl sanatçı odur, sen ömründe hiç yumurta kırdın mı onu görelim Sayın Sayan? Kırdığın cevizleri saymıyorum ama bak.

Bir gün okkalı bir para karşılığında Haymana’ya gelirsin de sahnede Haymana için methiyeler düzdüğünü de görürüz inşallah. Hoş bana kalırsa ona verilecek paraya yazık, ama sırf bu anı görmek için bile kesenin ağzı açılabilir.

Kısaca Haymana köy de olabilir. Kimsenin gocunduğu yok. Ama senden ne köy olur ne kasaba. Seni sanatçı sayabilirler, ama ben saymıyorum. Olmayan Seda’nı Sayan saysın. Ben saymayanlardanım.

HAFTANIN SÖZÜ: Belkide bu dünya başka bir gezegenin cehennemidir.

HAFTANIN HABERİ: Şehidimize saygı duyarak “Çepik” programını iptal ederek çok önemli bir duyarlılık gösteren Haymana Belediyesine alkışlarımı yolluyor, şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. SAYGILARIMLA